“Eski Ramazanlar” muhabbeti çok şükür bitti

Abone Ol

Eski Ramazanlar muhabbetinin ne anlama geldiğini iyi irdelemek gerekli.

Buna geçmeden özet bir cümle; Eski Ramazanlar şükür ki bitti, Yeni Ramazanlar hayatın merkezinde.

Bir gazeteci, bir sosyolog olarak gözlemliyorum. Bu merak ve gözlem duygusu hem mesleki hem de uzmanlık alanımıza göre istemli veya istemsiz yaptığımız bir tutum. Değişimi gözlemlemek, tespit ve analiz işimizin bir parçası. Buradan hareketle yaşamın akışı içindeki farklılıklar dikkatimizi çekiyor.

GÜNÜMÜZDE RAMAZAN

Peşinen söyleyeyim; Günümüzde yaşanan Ramazan “dün”e göre bir şükür vesilesidir.

Ramazan söylemden ibaret, TV ekranında kalan bir olgu değil. Ramazan canlı ve diri. Bu canlılık İslam milletine de nüfuz ediyor, dinamizm katıyor.

İnsanlar Ramazan’da daha çok gece yaşamaya başladı. Mü’minler gece ibadete, sahura daha fazla zaman ayırdığından güne geç başlıyorlar. İş saatini esnetme imkânı olan, durumunu Ramazan’a göre formülize etmeye gayret etti. Bu durum sabah trafiğine yansıyor. Ana arterlerdeki gözlemim bu yönde. Trafiğin yoğun olduğu saatler normalden aşağıya sarkmış durumda. Bir olgu, trafiğe yansıyorsa toplum için bir geçekliği vardır. Yaşam tarzına sirayet eden bir durumu konuşuyorsak ve toplumsal yansımasını merak ediyorsak trafik benim için bir ölçüttür. Tıpkı Cuma akşamları trafiğin bir kangrene dönmesi gibi veya Cumartesi geceleri eğlence merkezlerinin yoğun bulunduğu semtlerdeki hareketlilik gibi, bu durumun da bir realitesi var. Yani Ramazan toplumu kuşatıyor. Havada kalan bir söylemden ibaret değil, anlamı; bizatihi yaşamımızı organize ediyor.

 

Sofra paylaşımı, mukabele ve toplu verilen iftarlar; bil-vesile komşuyu, akrabayı, geniş aileyi birbiriyle buluşturuyor. Üniversite gençliği iftarlarda bu paylaşım sevincini yaşıyor, yeni arkadaşlıklar kuruyor, Ramazan’dan nasibini arıyor. Halkımız cami ziyaretleri, teravihler, türbe ziyaretleriyle yılın ruhi yorgunluğunu atıyor, hayata yeniden şarj oluyor.

Ramazan, Bu sene de İslami anlamda bilgileri tazelediğimiz, manevi iklimi toplumsal boyutta hissettiğimiz bir dönem olmakta. Toplum olarak doğru yoldayız. Yeni Ramazanları inşa süreci çok başarılı. Bunda geçmişten günümüze Refah Partili ve AK Partili belediyelerin katkısı çok fazla. Özellikle şehirlerin ana alanlarına kurulan iftar çadırı fikri halkın Ramazan kültürüne önemli bir katkı yapmış, ufkunu açmış, farkındalık oluşturmuştur.

 

“ESKİ RAMAZANLAR” SÖYLEMİ NEYİ AMAÇLIYORDU?

Eski Ramazanlar söyleminde eğlence kültürünün altı çizilirdi. Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyete yansıyan gürültülü-danslı-oyunlu yaşanan ‘on yıllar’ hasretle anılırdı. Özlenen şey; Hacivat Karagöz oyunlarına, orta oyun gösterilerine eklemlenmiş kantolar idi. Peki bu tarz bir Ramazan’ı yaşama biçimi İslami açıdan doğru mu idi? Ramazan çocuklar ve gençler için renkli ve şenlikli olmalı elbette ama ölçü bellidir ve dini kriterler merkeze alınarak ortaya konmalıdır. Neyse ki artık kimse Ramazan deyince, Ramazan’ı özünden koparan gürültü ve görüntü kirliliklerini anlamıyor. Çünkü Ramazan; içe dönüşün, muhasebenin, derinleşmenin, paylaşımın, cem olmanın ayıdır.

“ESKİ RAMAZANLAR”I NEREDE ARAMALIYIZ?

Ramazan’ı doğru ve güzele göre yeniden inşa fikri köklerden beslenmezse eksik kalır. Peki nereye bakacağız? Asr-ı saadette Ramazanlar nasıl yaşanırdı? Çocuklar nasıl ibadete ısındırılırdı? Yoksullar nasıl korunurdu? Toplumsal dinamizm nasıl harekete geçirilirdi? Bakmak lazım. Bununla birlikte atalarımız Selçuklu’da, Osmanlı’da dini erkâna uyan biçimde nasıl bir gelenek oluşturmuştu? Yeniden araştırmak lazım.

 

Ölçü nettir. İslami kriterlere uygun ‘gelenek’ bizim kayıp hazinemizdir. Dine uymayan hurafeler ise sadece çöpten ibarettir.

 

Toplumun içinde yaşadığı, her daim ürettiği antropolojik kültür de, edebiyat ve sanat alanında üretilen kültür de Ramazan söz konusu olduğunda işte bu eksenden beslenmeli.