Eşim beni aldattı, çok mutsuzum – 7

Abone Ol

13. Bir başka anlaşılması çok zor bir husus da, bugün evli de olsa, pek çok kadın dışarıdaki erkeklerin beğenmesi için süslenerek dışarıya çıkıyor. Eşi onu beğenmiş, evlenmiş, mutlular ama bununla yetinmiyor. Bir erkeğin dikkatini nasıl çekeceğini biliyor ve ona uygun giyiniyor. Medya buna inanılmaz derecede zemin hazırlıyor. “Baş döndüren dolgun saçlar”. Kimin başı dönüyor, erkeklerin. “Güzelliğiniz göz kamaştıracak”. Kimin gözü kamaşacak, erkeklerin. Sen evlisin ve başka erkeklerin gözleriyle beynine ve gönlüne yerleşiyorsun, başka kadınlar da senin eşine ve oğluna aynı şeyi yapıyor. Bu durum, erkeklerde yüksek beğeni oluşturarak eşi ile kıyaslamasına, eşinden de aynı şeyi beklemesine ya da eşini beğenmeyip dışarıya meyletmesine sebep olabilir. Bu arena, son derece kaygan, ayağını atanın dengesini bozacak ve gerçekten başını döndürüp düşürecek bir tuzak. Erkeklerin bakacağını ve beğeneceğini bilerek, vücudunu açan, cazip giysilerle erkekleri şaşkına döndüren kadın, beğeni oranıyla mutlu oluyorsa, peşine düşenlerle övünüyorsa, bunu da vak’a-i âdiyyeden sayıyorsa (artık sıradan hale gelmiş, normalleşmiş), o zaman kimse, eşi kendisini aldattı diye kızmasın. Sen başka erkekleri ayartırsan, senin erkeğini de senin gibilerin ayartması normaldir. Yani kadınların bu kadar sınırsız ve ölçüsüz giyinip davranması, gözü dışarıda olan erkeklere bir noktada davetiyedir ve kimsenin buna hakkı yoktur.

14. Hanımı kendisine evde ilgi, sevgi göstermeyen, üstelik en basit şeyde bile, evin reisi demeden ağzına geleni sayarak itibar kaybı yaşattığı için, erkek yoğun bir ilgi-sevgi, değer açlığı yaşar. Mutlu ve eşi tarafından sevgi ile kuşatılan erkeklere özenerek bakar. Bu açlık şefkatli bir ilgi ile karşılaşırsa, farkında olmadan su gibi akar. Erkek ile kadının ailedeki en önemli görevlerinden birisi; birbirlerinin sevgi, değer ve paylaşım ihtiyaçlarını dolu dolu gidermek ve gözü ve gönlü hep yuvasında kalacak derecede özenli bir tutum içinde olmak. “İhtiyacı giderilmeyen organizma sıkıntı yaşatır”. Burada da aklın ve gönlün ihtiyaçları giderilmediği için sevgi açlığından ölmek üzere olan erkek, ilk gördüğü sevgiye tutunabilir.

15. Bir insanın bünye direnci düştükçe, beden mikropların evi haline gelir, kişi o bedende misafir gibi kalır. Artık o patojen ajanlar bedeni yönetir. Manevi, ahlâkî, insanî değerlerle beslenememişsek, akıl ve gönül zayıf kalır. Sağlam ahlâklı bir çevremiz yoksa kaygan bir zeminde duruyoruz demektir. Bize hakkı tavsiye eden anne babamız ve çevremiz, bize söylüyor kendileri yapmıyorsa, kötü davranarak aradaki ilişkiyi saygın tutmuyor ve tahrip etmekten çekinmiyorsa; bu mesajın kaynağının şahsında, mesajın kendisine de tepki doğurur. Hatta sadece tepki ile de kalmaz, aksini yapamaya teşvik eden diyaloglar yaşanır, bir de bakmışız ki Allah (c.c) korusun karşı kutuplara savrulmuşuz.

Nasipse devam edecek…