Türkiye toplumunun örfi denetime bırakılan kimi davranışlarla ilgili yasal süreçlerini işletememesi tekrar gündeme geldi. Toprağın doğal kanunlarına bağlı toplumlarda, toplumsal normların şehirdekine nazaran daha kontrolsüz kaldığını söyleyebiliriz. Bugüne kadar, şehirli ve yasalara dayalı normatif yapının gelişen imkânları, taşranın da tam zamanlı denetimine fırsat verdi.
Erken evlilik, istismar, taciz vs. konular, dünyanın her yerinde siyasetin en yumuşak karnı olarak işletilmiştir. En son ABD seçimlerinde neredeyse seçim sürecini belirleyen sarkaç, cinsellik ve taciz üzerinde dolaşıp durdu. Muhafazakârların muhalifleri, dünyanın her yerinde bu kabil sosyal konularda en az iki yüzyıllık çalışmalarla donanmışlardır.
Modern zamanların siyaset yöntemini erken öğrenenler, insanın maddeyle ilişkisi ve en çok da insanın cinselliğe yaklaşımı odağında muhafazakârları kum torbası gibi dövmeyi öğrendi. Geçen haftaki kanun teklifi, esasen ahlak ve fazilet eksenli bir duyarlılığı harekete geçirmiş oldu. Fakat muhafazakâr demokratlar, doğrudan muhatap olmasalar bile modern zamanların gerisinde bir ahlak anlayışına yine mahkûm edildiler.
Türkiye’de muhafazakârların iktidarında, modernin bütün kazanımlarını götürü usulü üzerine alan demokratlar, muhafazakârların ahlaksızlığını teşhir etmeyi iyi öğrendiler. Bu yaklaşım, halk nezdinde de böyledir. “Yakışıyor mu hocaya” üzerinden bir düzen tıkır tıkır işler.
Muhafazakârlar, bu konularda ev ödevlerini tembel bir öğrenci gibi mütemadiyen ihmal ettikleri, sürekli halının altına süpürdükleri için bir köşeye sıkışmışlık hissi yaşanır.
Yakın geçmişte yaşanan taciz konulu haber ve durumlara verilen tepkinin dozu, suskunluk, konuyu tartışmama gibi tutumların her biri savunma ve zafiyet hanesine yazıldı.
“Erken evlilik tasarısının arkasında ne var” sorusuna takılmak yersiz. Yasa teklifinin birileri için verildiğini söyleyen muhalefet, bu kalenin defalarca açılmış gediklerinden birini daha geçme keyfi içerisinde operasyonun tadını çıkarma gayretinde. Tarihimiz, misvak kullanmanın adabını bile bize öğretmek isterken biz bugün çok hayati konularda neden çıkış yolları aramayı düşünmeyiz.
Mücbir sebeplerle erken evliliği zorunlu ya da doğal kılacak her türlü düzenlemenin kamu vicdanını yaralayacağını söylemeye bile hacet yok.
Fakat çocukların hangi yaşta evlendirilmesi gerektiğine ilişkin bir içtihat gelişti de toplum bu öğrenme sürecine mi hazırlanmakta? Bugün, yeterince ehliyetli bilim adamları ve araştırmacılar varken medeni kanunun sınırladığı bu düzenlemenin din, ahlak, örf, gelenek, bilim ve vicdan ölçüsünde ele alındığı bir tartışma sürecini yaşamaktan çekinmemeliyiz? Dünyadaki bütün Müslümanlar’ın yaşadığı temel sorunlardan biri, ötelenerek ve gözardı edilerek çok büyük bir toplumsal olaya göz yumuluyor. Bugün dünyada binlerce çocuk, kendilerini koruyacak devletin güvencesinden uzak, adına töre denen eğreti ahlak eliyle zulüm görmektedir. Yüzlerce yıl, ahlak ve fazilet üzerinden dünyaya öğüt verme hakkını kendinde gören bir medeniyet, çocuklarının ne zaman evleneceğine mi karar veremeyecek!