Türkiye tarihinin vesayetçilere karşı en büyük mücadelelerden biri olan Ergenekon Davası’nda verilen cezalar Yargıtay tarafından bozuldu. Ergenekon davasını, Paralel’li ve paralel yapının dahlinin olmadığı yönüyle ele alırsak, darbe planlarının yapılıp yapılmadığı, davanın sulandırılıp sulandırılmadığı, örgütün varlığı yada yokluğu gibi soru işaretlerinin meydana getirdiği kamu rahatsızlığı giderilmiş olur. Davanın çıkış noktası 17 Mayıs 2006’da Alparslan Arslan’ın Danıştay 2. Dairesi’ne baskın düzenleyip 11 el ateş ettikten sonra, Mustafa Yücel Özbilgin’i şehit etmesidir. Elim hadiseden dakikalar sonra, her hangi bir bilgi ve bulguya ulaşılmamışken, Danıştay Savcısı Tansel Çölaşan’ın, “ Allah’ın askeriyim, Allah’u Ekber diye bağırıp ateş etti” sözleri AK Parti hükümetine yapılmak istenen darbenin dışa vurumuydu.
Necdet Sezer parmağı
Danıştay cinayeti sonrası AYM, Danıştay, Sayıştay, Yargıtay üyeleri, aynı zamanda Türkiye Barolar Birliği’nin 30’a yakın yöneticisi Anıtkabir’e yürüdü. Türkiye Cumhuriyeti’nin en başarısız Cumhurbaşkanı olan Ahmet Necdet Sezer’de konuya ilişkin olarak,” Bu saldırı yargıya değil, laik Türkiye Cumhuriyetine yapılmış bir saldırıdır” sözleriyle aleni şekilde askeri göreve çağırdı. AK Parti’nin Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı adayı olarak göstermesi bu tepeden tırnağa darbeci yapıyı çileden çıkardı. Bunun üzerine Askerde, Sezer’den gerekli mesajı aldı ve 27 Nisan E-muhtırasıyla “Görevini yapacağını” davul ve zurnayla duyurdu. 367 zorbalığı, Cumhuriyet mitingleri kirli planlanın sonraki aşamaları olarak tarihe geçti. 367 krizi nedeniyle Türkiye erken seçime gitti ve AK Parti oyunu katlayarak, Abdullah Gül’ü Mecliste 11. Cumhurbaşkanı seçtirdi. Ergenekon örgütünün son hamlesi ise Sezer tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına atanan Abdurrahman Yalçınkaya’nın AK Parti’ye kapatma davası açmak ve 74 kişi için siyasi yasak istemek oldu. AYM’nin “Milli” üyeleriyle AK Parti, siyasi sürecine daha da güçlenerek devam etti. 2007’de başlatılan Ergenekon soruşturması da, AYM kararı sonrası hızlandı, yüzlerce kişi göz altına alındı. İlker Başbuğ, Hurşit Tolon, Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Yalçın küçük gibi isimler müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Paralelin gerçek planı
17-25 Aralık darbe girişimi ise devletin önündeki en büyük tehlikeyi görmesi ve Ergenekon ile Balyoz davalarının yeniden yargılama gerekliliğini ortaya çıkardı. Aynı zamanda darbe teşebbüsünün savunucusu ve mağdurların “Avukatı” olduğunu beyan eden CHP’nin bilinmeyen hesaplarını. Öte yandan Paralel, Ergenekonu tasfiye ederken, vatanperverliğini değil, “2. Ergenekon’u” kurmayı hayal etmiş, üstelik 2010 referandumuyla bunu başarmış. Metris ve Silivri’nin önünde gece nöbetleri tutan CHP ise, darbe gelenekçiliğini devam ettirip savunduğu Ergenekon’u deviren Paralel’le dost olarak 2. Ergenekon’un kader ortağı olmuş çoktan. 17 Aralık sonrası yaşananlar bunu ortaya koyuyor. Yargıtay’ın kararı kaybedenleri, CHP ve Paralel’i aynı zamanda yeniden yargılanacak olan Darbe hayalcilerini gösterirken, milletin nezdin de kazananın ise 2 Ergenekon’un da mağdur ettiği hükümetin olduğunu ortaya koydu.