Erdoğan bunları yapmasaydı

Abone Ol

Son dönemde yaşananlara baktığımızda “Neden böyle oluyor?” diyorsunuz.

Gündemdeki başlıkları alt alta yazdığımızda büyük resim bize bir şey söylüyor.

ABD’deki yargı davaları, Almanya ile yaşanan gerilim, SİHA’ları konu alan iddia ve yansımaları…

İçeride ve dışarıda iddialar, söylemler, eylemler havada uçuşuyor.

Şimdi bu gündem maddelerinin nereden çıktığına, perde arkasına bakalım.

SİHA’LAR NEDEN GÜNDEM OLDU?

Sınır ötesinde ve sınırlarımız içinde onca terör örgütüyle mücadele eden ve belirli tehditleri hiç unutmaması gereken bir ülke olarak Türkiye’nin en akıllıca yaptığı işlerden biridir; savunma sanayinde yerli üretimi canlandırmak…

Yerli üretimlerle TSK envanterine giren SİHA (silahlı insansız hava aracı) ve İHA’lar yerli savunma sanayiine büyük katkı sağlayan önemli bir unsur oldular. Operasyonlarda ciddi başarı sağlandı. İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı rapora göre: Terörle mücadele kapsamında kırsalda gerçekleştirilen operasyonlarda 2 bin civarındaki teröristten 550’si SİHA ve İHA’lar tarafından etkisiz hale getirildi.

Son günlerde CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun iddiasına göre; 31 Ağustos operasyonunda Hakkâri kırsalında siviller SİHA ile vuruldu. Bu iddia üzerine İçişleri Bakanı Soylu, “Ortada sivil ölüm falan yok. Su testisi su yolunda kırılır. Kandilin esiri olmuş milletvekili! Seni siyasete sokanlar sana bu talimatı verdi” açıklamasını yaptı.

Bu iddiayı nasıl yorumlamalı?

*CHP’nin bu iddiasının arka planında ‘2019 seçimlerine yatırım’ argümanı ağır basıyor. CHP seçim hazırlığı olarak bu tür çıkışlarla HDP tabanına göz kırpıyor.

*CHP bu iddiayla hükümetin takdir toplayan yerli adımlarını toplum arasında itibarsızlaştırmaya çalışıyor.

*Terörle mücadelede ciddi başarıların elde edildiği ve halkın tam desteğinin alındığı bir süreçte Doğu illerindeki sosyolojiyi devlete tepkili hale getirmenin bir çabası olarak da görülebilir. Çünkü amaçlanan bölgede Ak parti’nin oy kaybetmesidir.

ALMANYA İLE GERİLİM

Son dönemde türlü türlü nedenlerden dolayı Almanya ile gerilim yaşıyoruz. Peki Almanya’nın derdi ne? Tam olarak şöyle; Almanya kalkınmaya aday bir Türkiye istemiyor.

Özellikle IMF’ye borcunu ödemiş bir ülke olarak büyük yatırımları hayata geçiren, Havalimanı projesiyle Almanya’nın çıkarlarını etkileyen bir Türkiye istemiyor.

Son büyüme rakamları ise Almanya için yine can sıkıcı. Türkiye AB’nin iki katından fazla büyüdü. AB ülkelerinin yılın ikinci çeyreğindeki büyüme ortalaması yüzde 2.4 olarak gerçekleşirken, Türkiye aynı dönemde yüzde 5.1’lik büyüme oranını yakaladı.

İşte kavganın gerçek sebebi budur.

ABD’DE AÇILAN DAVALAR

ABD’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumaları üzerinden açılan dava ve Sarraf dosyasına Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan’ın isminin eklenmesini Türkiye’nin ABD’ye ithafen ‘Suriye’de YPG ile iş tutmayın’ söyleminden bağımsız düşünemeyiz.

ABD’nin çıkarlarına ve dizaynına teslim olmayan Türkiye, 17-25 Aralık yargı darbesi girişiminin devamı olarak bu defa ABD’de FETÖ’nün tezleriyle yargıda sıkıştırılmak isteniyor.

*

Gündeme baktığımız zaman Türkiye’nin içerden ve dışarıdan saldırıya uğradığını görüyoruz. Peki neden?

 Cumhurbaşkanı Erdoğan Menderes’in mirası olarak milli politikalar üretiyor, bu vatanın öz evlatlarına sahip çıkıyor. Özal’ın vaadini yerine getiriyor, Türkiye’ye ‘çağ atlatıyor’. Erbakan’ın iddiası; yerli sanayi, yerli ekonomi, özgür dış politikayı hayata geçiriyor ve Batı’yı, Batı kuklalarını, Batı hayranlarını, Batının gönüllü kölelerini çıldırtıyor.

O nedenle Erdoğan’ı hem çok sevilen hem de nefret edilen bir lider olarak görüyoruz.

O nedenle Türkiye emperyalist güçler tarafından hedef haline getiriliyor.

Erdoğan milli ve kalkınmacı politikalar üretmeseydi, ülkeyi içine kapatsaydı, muktedir olmayı şatafat ve debdebeli bir hayatın aracı haline getirseydi bugün bu gündem maddelerine muhatap olmazdık…