Endüstri 4.0 huzur getirir mi?

Abone Ol

Endüstri 4.0, sadece teknolojik bir gelişme mi yoksa ideolojik bir teknoloji tasarımı mı? Bu sorunun cevabını bulmak için çok fazla kitap karıştırmaya, Google taraması yapmaya gerek yok…

Sanayi devriminin dördüncü jenerasyonuna bu isim verildi. Bu yeni nesil endüstri tasarımının olmazsa olması bilişim teknolojisi… Yani yazılım ve donanım. Dolayısıyla endüstri faaliyetleri ile bilişim teknolojisinin nikâhlanması…

Endüstri 4.0 teknolojileri, genel olarak üç başlıktan oluşuyor:

1.Nesnelerin interneti

2.Hizmetlerin interneti

3.Siber-fiziksel sistemler

Detaya girmeyelim…

Sistem otonom robotlar, simülasyon, sistem entegrasyonu, nesnelerin interneti, siber güvenlik, bulut bilişim, eklemeli üretim (3D yazıcılar), arttırılmış gerçeklik ve büyük veri döngüsüyle işliyor.

Bilişim teknolojileri ile beslenmiş bir sanayi devrimi olan Endüstri 4.0, bu açıdan bakıldığında insanlığın geldiği son noktayı -şimdilik- gösteriyor.

Ama kazın ayağı hiç de öyle değil.

Endüstri 4.0’ın ürettiği hizmetlerin bugün bizi hangi gerçeklerle karşı karşıya bıraktığını hiç düşündük mü?

Mesela, “büyük ev – küçük aile, daha çok terfi – daha az sağduyu, gelişmiş ilaçlar – yetersiz sağlık, aya gitmek – komşuyu tanımamak, yüksek gelir – daha az huzur, yüksek IQ – daha az duygu, iyi bilgi – daha az erdem, sayısız ilişki – sıfır gerçek sevgi, sosyal medyada sürüyle arkadaş – gerçekte sıfır dost, daha çok insan – daha az insanlık, daha büyük televizyon -daha az kitap, pahalı saatler- hiç vakit yok…”

Yukarıda sıraladığımız zıtlıklar Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın tespiti…

Bu karşılaştırmaları NATO Strateji uzmanlarından Rex Huges’un “Üçüncü Dünya Savaşı’nın ilk mermisi internetten atılacaktır” sözü ve Davos 2018’de “Beyinlerimiz ‘hack’lenebilir” uyarısı ile birlikte okuduğumuzda mesele daha iyi anlaşılabilir.

Hedonizmin, egosentrizmin, mutsuzluğun ve yalnızlığın kenarına kadar getirilmiş insanlığa son darbe internetten vurulacak.

Dikkat edelim…

Hemen hepimiz, sabah uyanır uyanmaz ilk iş olarak yastığımızın altındaki telefonları yoklarız. Daha elimizi yüzümüzü yıkamadan sabahın ilk enerjisini telefon ekranına yükleriz. Alelacele yaptığımız kahvaltıda en yakın arkadaşımız cep telefonu ekranlarından bize sunulan dünyadır.

Dünya yeni bir yörüngeye oturtuluyor.

Siyasi çılgınlıklar, teknolojik azgınlıklar, en ufak eleştiriye dahi savaş icat etme manyaklığı, tahammülsüzlükler…

Yenidünyanın olmazsa olmazları olacak gibi görünüyor.

En ilginç olanı ise…

Dünyayı felakete sürükleyen ABD’nin kendi gençliğinin yaşadığı bunalıma dair hazırladığı raporları umursamadan planını tıkır tıkır işletmesi…

ABD’de her gün…

25 yaşında altındaki 3 genç AIDS nedeniyle ölüyor ve 25 kişiye HIV virüsü bulaştırıyor. 6 çocuk intihar ediyor. 18 yaşın altında 342 çocuk şiddet suçundan tutuklanıyor. Ergen annelerden 107 bebek doğuyor. 2 bin 833 çocuk okulunu terk ediyor, 6 bin 42 çocuk tutuklanıyor. 135 bin çocuk okula silah götürüyor…

Ve hiç kimse, “Bu neden böyledir” diye sormuyor, sorgulamıyor…

Nasipse devam edelim…