Yine neyden bahsediyorum değil mi? Enaniyet zinciri de ne ola ki? Bu haftada farkında olmadığımız ve iç dünyamızı derinden ilgilendiren bir olaya değineyim.
Aslında çoğumuzun her gün gördüğü, bizzat müşerref olduğu bir zincir bu zincir. Tabii biz insanlar bir şeyleri yaşarız ve neyi yaşadığımızın da çoğu zaman farkında olmayız, ama yaşar gideriz. Gecelim burayı değil mi? Gecelim…
Enaniyet zincirini kısaca anlatacak olursam: Pek çoğumuz görmüşüzdür değil mi? Büyük camilerin avluya giriş kapısında, tepeden neredeyse kapının yarısına kadar sarkan, sağ ve sol yana açılan kalın zincirleri. Örnek verecek olursam; Sultanahmet Camii’nin, Edirne Selimiye Camii’nin giriş kapılarına bakarsanız bu zincirleri görürsünüz. Tabii dediğim gibi birçok büyük camide görmeniz mümkün.
Şimdi hatırlatınız değil mi? Her gün camiye girmek için eğilerek geçtiğiniz o kapıdaki zinciri. Her kim olursa olsun camiye girmek için o zincirin altından geçer. Enaniyet ve benliklerini kapının dışında bıraksınlar ve namazlarını bu tür duygulardan arınmış bir biçimde yani huşu ile kılsınlar diye. Meseleyi anlatabildiğimi umuyorum.
Şimdi bu enaniyet zincirini başında bulunduğumuz makamlara ve mevkilere uyarlayalım. Neticede bu makam ve mevkilerde Allah’ın dilemesiyle bizlere nasip olan şeyler. Tabii ayak oyunlarıyla makam ve mevkie gelenler içinde geçerli bu durum. Hayr gördüklerinde şer ile karşılaşacaklar çünkü.
Acaba kaçımızın makam odasında, çalışma odasında enaniyet zinciri var? Kaçımız sabah odamızdan içeri girerken o enaniyet zincirinin altından geçip de tüm kibrimizi ve egomuzu dışarıda bırakıyoruz? Acaba kaçımız kendimizi yenmeyi başarıp da günümüze başlıyoruz? Her gün bir adım daha finale yaklaştığımızı düşünürsek, hangimiz kendimizi tanımaya çalışıyoruz? Cevapsız sorular…
Enaniyet zincirlerimizi takmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Biz insanlar evren içindeki boyutumuzu ve sınırlı süremizi kavrayabilsek bu zincirlere gerek kalmayacak ya… Ama idrak edemiyoruz işte. Hele bazılarımız var ki, değil altından geçmek, bağlasalar zincirlere bu enaniyetten biraz zor kurtulur.
Demem o ki, her kim olursak olalım, o odalarımızın, makamlarımızın en önemlisi de kalplerimizin enaniyet zincirini eksik etmeyelim.