En kötü durum, 15 Temmuz’un rövanşı; ikinci bir darbe girişimi de olabilir, dalga dalga yayılması öngörülmüş iç savaş teşebbüsü de…
Kesin kararlılar; Türkiye’ye diz çöktürmeden vazgeçmeyecekler.
Bu seferki FETÖ/PDY-PYD-YPG’nin içeriden ve dışarıdan birlikte yürüteceği bir hareket olacak.
HDP’nin, Abdullah Öcalan’ın hayatından endişe duydukları gerekçesiyle başlattığı açlık grevinin üçüncü günündeyiz.
Açlık grevinin beş gün süreceği ve Öcalan’dan bir haber alınamaması halinde şiddetin dalga dalga yükseltileceği söyleniyor.
FETÖ/PD Yapılanması darbe girişimi sonrası tutuklanan albay rütbeli bir asker ifadesinde ‘kendisine 15 Temmuz gecesi abilerinden bir emir gelmediği için harekete geçmediğini’ söylemiş.
Demek oluyor ki, bu albay ikinci dalga darbe teşebbüsü için yedekte bekletilmiş.
Yedekte bekleyen kaç kişi vardı, uyuyan hücreler ve kriptolar tespit edilebildi mi?
Öcalan’dan 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından haber alınamadığı gerekçesiyle başlatılan açlık grevine 50 kişiyle birlikte katılan HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, “Bir sabah darbeyle uyanabilirsiniz. Darbeyi püskürttük derken, başka bir darbe başınıza bela olabilir. Bir gün savaşın çok daha büyüdüğünü ve tırmandığıyla, bölgesel bir savaşın içerisinde olduğunuz gerçeğiyle karşı karşıya kalabilirsiniz” diyerek yaklaşmakta olanın ne olduğuna dair ipucu mu veriyor dersiniz?
Can alıcı soru şudur:
Askeriyenin ve emniyetin içinde FETÖ/PD Yapılanması ne kadar çözülebildi.
2003’te Irak’ın Amerikan işgaline karşı tek bir kurşun atmadan teslim oluşunun sebebinin, 1970’lerin başında Süleymaniye’de kendini gösteren bir paralel yapının olduğunu biliyorsunuzdur.
Saddam’ın Saray’ı dâhil, orduyu ve bürokrasiyi kontrol altına almış bir paralel yapı; Kesnizaniler.
Irak’ı tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, bırakın uçağı, onlardan habersiz kuş uçamaz hale getirmişlerdi.
Aynı yıllarda ortaya çıkan bu iki yapı, Fetullah Gülen ile Irak’ı ABD’ye teslim eden Şeyh Abdülkerim Kesnizaniler arasındaki benzerliği bir araştırın.
Türkiye ayağını Fetullah Gülen’in yönettiği Paralel Yapı, şimdi de tıpkı Irak’ta olduğu gibi, silahlı kuvvetlerden emniyete, istihbarattan yüksek bürokrasiye, devletin işleyişini felç edecek bir hamlenin hazırlığındalar.
Bunun için PKK’nın içeride, PYD–YPG’nin dışarıda bir kalkışma başlatmasını bekliyorlar.
Uyuyan hücreler ve ikinci dalgayı bekleyenler iç savaş ya da darbe teşebbüsü başladığında silah bırakacak, ülkeyi savunmasız hale getirecekler.
Nihai hedef, Türkiye’ye ABD–NATO’nun müdahalesini meşru hale getirecek zemin oluşturmak.
FETÖ/PDY’nin, HDP/PKK veyahut YPG/PYD’yi de kumanda eden üst aklın yönlendirmesiyle hedefe doğru ilerleyen bir savaş makinasının farklı farklı mekanizmaları olduğunun farkında olan TSK, neyse ki bu sefer erken hareket ederek sınır güvenliğini sağlamlaştırıyor; ‘En Kötü Durum Senaryosu’na göre hamle yapıyor.
TSK’nın Fırat Kalkanı Harekâtı, hem askerin savaş gücünü arttırıyor ve hem de 15 Temmuz’dan sonrasında oluşan psikolojik tahribatı savaşarak atlatıyor.
Bu sefer alayı birden saldıracak ve inşallah yine başaramayacaklar…