“Fenerbahçeliyim… Bu kulüp bize çok şeyler verdi… Takımın hali beni çok üzüyor… Bu kötü gidişin bir faturası olacak ve ben kendi adıma gerekeni yapacağım…” 3 Kasım Cumartesi akşamı, Osmanlı maçı sonrası Aykut Kocaman’ın verdiği röportajın satır başlarıydı bunlar.
Peki ne oldu, temel sorunu tahammülsüzlük olanlar, dürüst, saygılı ve üstelik duygusal bir yapıya sahip olan Kocaman’ın karakterine, içinde bulunduğu duruma ve davranış biçimine vakit kaybetmeden saldırıya geçtiler. TV’lerde, radyo programlarında, gazetelerde, web sayfalarında yazarların köşelerinde bir salvo rüzgarı başladı. Görsel, yazılı veya sosyal fark etmez, medyada konu futbolsa, hedef ağırlıklı olarak Fenerbahçe’dir, Aziz Yıldırım’dır, Aykut Kocaman’dır. Bu zat-ı muhteremler sözlerine şöyle başlarlar: “Edinilen bilgiye göre”, “İçerden aldığımız bir habere göre”, “Bir dostumun verdiği bilgiye göre” (O çok güvenilen dostun adı yok’tur, gizlidir), “Bir iddiaya göre”… Anlayacağınız o kadar çok “göre’’ var ki. Fakat oranlasan yüzde doksanı yalan, tahmin, fal bakma, adam satma…
Eskiden futbolu yorumlayanlar, ahlaki bir çerçevede, reel konular üzerinden yorumlardı. Onlar için takım isimleri değil, renklerin kardeşliği ön plandaydı. Çünkü yorumunu, iddiasını ortaya sunan kişiler, doğru haberciliği onur ve haysiyet meselesi saydıklarından, karşı tarafı rencide etmeme gayreti gösterirdi. Şimdi futbolu bilen bilmeyen herkes hakaret edercesine bu işi yapıyor. Kişilere yön veren sözde yorumcular, kaos ve kargaşa ile haber yapmanın peşindeler. Kişisel hak ve özgürlükleri hiçe sayan bu kişiler hedeflerine aldıkları kişi ya da kurumlara istediklerini söyleme hakkına sahip olduklarını sanıyor.
Bir haftadır, istifa etti, edecek şeklinde haberlerle hem Aykut hoca hem de Fenerbahçe yıpratılmaya çalışılıyor. Artık yeter, bırakın Fenerbahçe’yi. Bakın, ülkemizi Şampiyonlar Ligi’nde başarıyla temsil eden Beşiktaş gibi güzide bir kulübümüz var. Yine ligde liderliği devam eden, fırtına gibi esen Galatasaray var. Bunların başarılarını yazın, iki satırla geçmeyin. Madem konu futbol, insanları kışkırtacak haberlerden uzak durun, paparazzi haberciliği yapmayın. Bir takımın yaşadığı sıkıntılardan, tuttuğunuz taraftarı olduğunuz takıma payda sağlamak için yıpratma politikasından vazgeçin. “En kıymetli ekmek kapınız” olan Fenerbahçe’yi sıradanlaştırmaya, sevimsizleştirmeye kalkmayın.
Ve hiçbir zaman unutmayın ki, “3 Temmuz 2011 FETÖ kumpası, Fenerbahçe haricindeki herhangi bir kulübümüze yapılmış olsaydı bugün yerle yeksan olmuştu. Yine unutmayın ki, burası Fenerbahçe. Bu takım, her zaman, her şartta ayağa nasıl kalktıysa, bugün de kalkacaktır; yeter ki siz kirli emelleriniz için Fenerbahçe’yle uğraşmayın.