Emperyalizmin yeni Soğuk Savaş’ı, İslam’la..

Abone Ol

Amerikan emperyalizminin içgüvenlik zaaflarından faydalanarak B. Amerika içinde sahnelenen ‘11 Eylûl 2001 Saldırıları’nın gerçek mahiyeti, hâlâ da aydınlatılabilmiş değil.. Belki uzun süre aydınlatılmayacak da..

Düşünelim ki, 22 Kasım 1963 tarihinde Texas’da öldürülen Amerikan Başkanı J. F. Kennedy cinayeti etrafında henüz de cevabı verilemiyen 16-17 hassas nokta var ki, bu muğlak noktalarla ilgili resmî bilgiler henüz de açıklanmıyor.

Çünkü, yapılan açıklamaların, Amerikan kamu düzenini alt-etmiyecek kadar uzak bir geçmişte kalması gerekiyor. Bunun için de, o cinayetin üzerindeki esrar perdesi, kanûnen, işlenişinden ancak 66 yıl sonra, yani 2029’da açıklanabilecek..

O zaman açıklandığında, toplum, belki de bir, ‘Yaaa, ve haaa.. Demek ki öyleymiş!.. Halbuki ilk zamanlar başka türlü açıklanmış imiş..’ demekle yetinecek.. (İngiltere gizli belgeleri de 30 ve 50 yıllık sürelerden sonra tamamen açıklanır, ama, tarihçiler belgeleri araştırmak istediklerinde, bir takım kopuklukları görünce.. İlgili makamlar, ‘Evet, özellikle Ortadoğu ile ilgili gizli belgeleri, üzerinden 100 yıla yakın bir geçmiş olsa da yayınlamadık, çünkü bunlar yayınlanırsa, İngiltere devletinin yüksek menfaatleri tehlikeye girer..’ demişlerdir. Onlar açıklansa, hele de Osmanlı’nın tarih sahnesi dışına atılması o enkazın üzerine -başta T.C. olmak üzere- yığınla devletçikler oluşturup, herbirisin başına kendi hangi kuklalarını nasıl yerleştirdiklerinin belgeleri ortaya çıkacak ve belki de niceleri küçük dillerini yutacak duruma geleceklerdir.)

‘11 Eylûl 2001 Saldırıları’ için de böyle olacak..

Ama, o saldırılarla asıl mes’elenin, emperyalizm için, yeni ‘Soğuk Savaş’ cebhesi açılması projesinin hedeflendiği anlaşılıyor.

Çünkü, komünist emperyalizm çökertilmişti.

O zaman, yeni bir düşman olmaksızın, kapitalist emperyalizm güç odakları ne yapacaklardı, kendilerine yeni bir düşman bulmasalardı..

‘Soğuk Savaş’ı olmazsa, Amerika ne yapar ve ne işe yarar?

Önde gelen Amerikan yazarlarından Norman Mailer, daha o saldırıların sıcağı sıcağına yazdığı bir yazıda, ‘Soğuk Savaş’ı olmazsa, Amerika ne yapar ve neye yarar?’ demiş ve bu saldırıların büyük ve uzun vâdeli bir pojenin parçası olduğunu hissettirmeye çalışmıştı.

Bu iddia yabana atılamazdı. Nitekim, 11 Eylûl 2001 Saldırıları’yla birlikte kapitalist emperyalizm dünyası, yeni Soğuk Savaş’ını İslam ve müslüman coğrafyaları aleyhine tezgahlamaya başlamıştı.

Belki çoğumuz hâlâ da farkında değiliz, ama, bugün yaşanan, tam mânâsıyla bir ‘Soğuk Savaş’ halidir.

Ama, kapitalist dünya, komünizme karşı savaş verirken, bir ideolojiye saldırdığını biliyor ve işinin o kadar zor olmadığını tahmin edebiliyordu. (Şimdi ise.. Dünyanın en büyük kapitalist güçlerinden birisi de -biraz ironi gibi olacak, ama- elindeki trilyonlarca dolarlar bulunan Çin Komünist Partisi’dir.)

Yeni Soğuk Savaş’ta ise.. Emperyalistlerin işi, daha bir çetin.. Müslümanlar bugün dünyanın hemen yen yerinde.. Belirli bir coğrafya sözkonusu değil.. Bu bakımdan, bir ‘jeo-politik’ /coğrafî-siyasî alan sözkonusu değil, bugün karşılarında bir ‘religio-politik/ dinî-siyasî bir kavram coğrafyası bulunuyor.

Bu bakımdan, hemen edaima, kapitalist dünyanın liderleri devamlı ve her yerde ‘Savaşımız müslümanlarla değil..’ diyerek ‘avanak avcılığı’na çıkmış bulunuyorlar.

Böylece de, ‘Müslümanların tamamını değil, ama, sadece bir takım radikal ve fanatik unsurlarını tehlike görüyoruz..’ demek istiyorlar.

Ama, aldıkları tedbirlerin, verdikleri mücadelelerin ve toplum katmanlarına medya körüklemeleriyle yaygınlaştırılan propagandaların ve sloganların bütün müslümanları hedef aldığı ortada.. Çünkü, ortaya çıkan tablo, bütün müslümanların da potansiyel olarak bir fanatizm ve radikalizm eğilim içinde olduğu anlatılmak isteniyor..

Alınız, Almanya’da bir kaç ay önce başlayan PEGİDA gösterileri.. Açılımı, (Batı dünyasının İslamlaştırılmasına karşı vatansever Avrupalılar dayanışması..) mânâsına gelen bu hareket, sadece Almanya’yı değil, bütün Batı dünyasını ayağa kaldırmaya çalışıyor.

Ki, bu harekete Almanya’da, bünyesinde yüzde 1’i bile bir müslüman azlığın bulunduğu Dresden şehrinde boyvermesi ilginçtir. Ve yine ilginçtir, yüzde 15’leri bulan müslüman nüfusun yaşadığı Almanya şehirlerinde, bu PEGİDA gösterileri çağrılarına çok cılız karşılık bulmuşken, bu hareket Fransa, Hollanda ve son olarak da İspanyaya’ya bile sıçramış bulunmakta.. Son olarak Barselona’da yapılan PEGİDA gösterileri bu eğilimin giderek yaygınlaşibeleceğinin habercisi olarak değerlendirilebilir.

‘Elhamdulillah, maşaallah, inşaallah, subhanallah..’ gibi kelimelerden bile ‘terörist’ keşfeden eden bir paranoia..

12 Mart 2015 tarihli The Guardian (ing.) gazetesinde de, bir parti liderinin ağzından, ‘müslümanların bir 5. Kol/ bir iç casusluk gücü’ olarak topluma karşı bir korku faaliyeti yürüttüğü iddiası dile getiriliyor, İngiltere içindeki müslümanların ‘ülkeyi işgale hazırlanan güçlere yardımcı oldukları/ olacakları’ korkusu hatırlatılarak, ‘bizi öldürmek isteyen, bizden nefret eden unsurlara karşı, ayrımcılığı suç sayan kanunun değiştirilmesi’ gerektiği manşetten duyuruluyordu.

Ve Avusturya’da ise, iki hafta kadar önce, kısaca ‘İslam Kanunu’ diye anılan bir kanun çıkarılarak, müslümanlara, resmen ikinci sınıf vatandaş statüsü veriliyor ve mabedlerinin, mescidlerinin devamlı olarak devletin kontrolünde olacağı hükme bağlanıyordu.

Dahası, geçmişte radikal tavırlarıyla tanınan ve pedagoji alanında akademisyen olan bir müslüman, okul müdürleriyle, radikal, fanatik eğilimlerini tesbit edilmesi için bazı ipuçlarını anlatan toplantılar yapıyor ve ‘Maşaallah, İnşaallah Subhanallah, Elhamdulillah, Bruder , Ahi..’ gibi kelimeleri çokça kullananların ileride terörist olabileceği (!?)ni söylüyor, bu konuda bir takım anket sonuçlarını bilimsel veri olarak ilgili Avusturya makamlarına da sunuyor.

*

Görülüyor ki, kapitalist emperyalizm dünyası, özellikle 11 Eylûl 2001 Saldırıları’ndan sonra giderek yükselen bir İslamofobia/ İslam korkusu paranoiyasını kitleler arasında yaygınlaştırmaya çalışıyor ve perde gerisindeki ‘ideolojik savaş janları’nın hedefleri istikametinde..

Özgürlük dünyası diye yüceltilen ve halkların dünya mes’elelerini kavrayarak tepki ve oy verdiği sanılan Batı dünyasında, karşımıza çıkan gerçek tablo budur.

Bir yeni Soğuk Savaş’ı içine çekilmek istenen müslümanlar, bu entrikalardan korkup sinecekler mi; yoksa..

*