21. asrın şuursal, fikirsel, fiziki ve diplomatik en büyük devrimcisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün Beştepe’de muhtarlara hitaben yaptığı konuşmada Büyük Türkiye’nin önündeki en büyük engellerden olan Lozan Antlaşması’na değindi. Erdoğan, Kemalist diktanın nesilden nesle zafer diye beyinlere kazımak istediği Lozan işgalini reddetti. Erdoğan’ın Lozan’a karşı çıkması sadece antlaşmanın miadının dolması değil, aynı zamanda yeni antlaşmalar ve şartların masaya konması gerektiğini anlatıyor.
Türkiye sınırlarını aştı
Cumhurbaşkanı kesinlikle haklı. Çünkü Türkiye’nin başında, milletini belirli kalıplarla dış dünyaya kapatıp, içeride boğan, esareti kabul eden, büyümeyi hedefleyen herkesi içeri atan bir Kemalist dikta rejimi yok. Türkiye 14 yıldır Erdoğan önderliğinde, fiili olarak Misak-ı Milli’yi aşmış bir ülke. Bugün kurtarıcı olarak Suriye’deyiz, Gazze’nin duasıyız, Arakan’ın beklentisi, mazlum milletlerin umuduyuz. Ekonomimiz güçlü, jeopolitik konumumuz paha biçilemez, Ortadoğu’nun olmazsa olmazıyız. 15 Temmuz’da dünyaya direnişin ne olduğunu öğreten vatan evlatlarına sahibiz. Bu etmenlerle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye’ye için emperyalistleri çizdiği sınırlara bağlı kalması asla kabul edilemez. Lozan’ı hâlâ zafer kabul eden yada üst aklın işbirlikçi, ya cahil ahmak yada vatana ihanet içerisindedir.
66 senelik taktikleri devrede
Erdoğan’ın Lozan’ı eleştirmesinin ardından CHP’li mandacılar, sosyal medyada bilgiden yoksun, hakaret içeren binlerce paylaşımlar yaptı. Lozan’ı kutsamak için 1950’den bu yana kullandıkları ezber taktiklerini devreye soktular. “Sevr mi? Lozan mı?” taktiği. Bir kere Sevr bir projedir, Meclis’te asla görüşülmemiş, hatta dikkate bile alınmamıştır. Bunu ben söylemiyorum, ataları kendi yazdığı “Nutuk” kitabında kaleme almış ama bunlar okumamışlar. Sevr’i bir antlaşma olarak kabul etmiş olsak bile, bu Lozan’ın iyi bir mutabakat olduğunu ortaya koymaz. Lozan, Sevr’den daha az kötü bir anlaşma olmuş olur. Netice itibariyle fiili ve zihni işgali resmen kabullenmektir Lozan…
Tarihi fırsat kaçmamalı
Lozan ayrıca sadece bir toprak kaybı olarak değerlendirilmemelidir. Kemalist dikta elinde sadece bir kâğıtla gittiği İsviçre’de, Kurtuluş Savaşı’nda şehit verdiğimiz binlerce vatan evladının kanını hiç saymış, bin yıldır uğruna her şeyimizi feda ettiğimiz bütün değerlerimize ihanet etmiştir. Lozan masasına kazanan bir olarak devlet oturduk, lakin masanın tek mağlubu olarak çıktık. Büyük Türkiye istiyorsak Erdoğan’ın arkasında durup, Lozan’ı tarihe gömmeliyiz. Lozan olduğu sürece 2071’ler de hayal, İslam âleminin kurtuluşu da. Artık ellerimize vurulan kelepçeleri, ayağımızdaki prangaları kırıp, tarihe yeni bir mühür vurma vakti. İsteyen mandacı olabilir, milleti küçümseyebilir ama biz Fatih’in evlatları olarak ne işgali kabul ediyoruz ne de köleliği. Gelin tarihi fırsatı değerlendirelim.Suriye’de başlattığımız değişim tüm coğrafyaya yayılsın ve dünya özgürlük, adaletle tanışsın…