Emperyalistin canına ateş sokan sözler

Abone Ol

Dünya çok zamandır emperyalistlerin hegemonyasında dönüyor.

Güçlü olan gücünü zayıf olanın varlığına borçlu.

Zayıf olansa uzunca bir zamandır özgüvenini yitirmiş, susturulmuş, tuzağa düşürülmüştü.

Kan emici vampirler elmas ve petrolün peşinde eski-yeni tüm kıtalara adeta ağ attı. Toplumlar görünmeyen prangalarla bağlanmış, yöneticileri ise gönüllü kölelikte safahat sürüyordu.

Dünya uzunca bir zamandır umuda küskün, farklı söylemlere hasret bir dönemi yaşadı.

Ta ki, tarih milenyumu gösterene kadar… Milenyumun ardından Türkiye hak, adalet kapsamında zalimin canını yakıcı, mazlumlara can suyu niteliğinde ses vermeye başladı. Peki ne dedi;

“One minute”

“Dünya beşten büyüktür.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör devletinin Cumhurbaşkanı olarak Şimon Peres’e onunla birlikte hakim sisteme, piramitin tepesinde oturana “bir dakika” dedi.

‘One minute’ çıkışı küresel sömürü düzenine karşı ilk uluslar arası düzeyde olan başkaldırıdır.

‘Dünya beşten büyüktür’ söylemi ise beşli çeteyi tartışmaya açan, sistemi sorgulayan, halklara; “durun, düşünün, bir sorun var” diyen, emperyalistlere ise; “yeter, bu böyle gitmez” diye haykıran vicdan ve imanın güçlü sesidir.

Elbette uyuyan devin uyandığını gösteren bu söylemler, sinsi ve kurnaz çakal krallığının canına ateş soktu. Şimdi bu acıyla kıvranıyor. Türkiye’ye hamle üstüne hamle yapıyor ama takdir-i ilahi; milleti, liderinin söylemine sahip çıkıyor, yolunda ölüme gidiyor, bedel ödüyor.

Ve Recep Tayyip Erdoğan…

Son olarak ne yaptı?

Katar krizinin aşılmasında ana aktör oldu. IKBY sözde bağımsızlık çıkışını etkisizleştirdi. ABD’nin Kudüs’ün statüsünü değiştiren kararını karşı salvoyla boşa çıkardı.

Tüm bunlar ne demek oluyor?

Erdoğan artık uluslar arası arenada oyun bozan, oyun kuran güçlü bir liderdir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sudan’dan haykırdığı tarihi gerçeklikle sömürgeciler buz kesti:

“Kan kokusu almış bir köpek balığından daha tehlikelisi, petrol kokusu almış emperyalistlerdir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz hiçbir zaman sömürgeci olmadık” sözlerinin arkasındaki hakikatli duruşla bütünleşerek bunları söyledi ve tarihiyle özdeşleşmiş bir lider olarak mazlumların yüreğini titretti, gözlerini yaşarttı, gönüllerine umudu aşıladı.

Mazlumlar demişken… Cumhurbaşkanımızın ziyaretiyle Sudan’ı, Sudan gibi gönüllerimize yakın coğrafyaları ne kadar ihmal ettiğimizi fark ettik.

Son ziyaretle Türkiye’den Sudan’a Cumhurbaşkanı seviyesinde ilk ziyareti gerçekleştirmiş olduk.

Ziyarette Hartum Üniversitesi Rektörü Süleyman, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik şu sözleri sarf etti: “Sudanlı gençler yeryüzünün tüm topraklarında zalimlerin karşısında dimdik durduğunuzu gördüler.”

Sanırım bu tablo oradaki atmosferi anlamak için bize yeterince ip ucu veriyor.

Cumhurbaşkanımızın üniversitedeki konuşması ise sık sık alkışlar, tekbirler ve coşkulu sitayişlerle bölündü.

Nasıl bir sinerji bu!

Mekanı silikleştirerek gönüllerde kavuşturan,

Yüz yılın yenilmişliğinde umudu şaha kaldıran,

Ümmet olma duygusu ve inancını perçinleyen…

Vel-hasılı kelam; Tarihi, kökleri ve milletiyle barışık sadece yerel değil küresel ölçekte hak ve adalet adına umut vadeden bir liderimizin olması Türkiye için harikulade bir nimettir.