Elveda Avrupa

Abone Ol

İç kavgalar, münakaşalar, berabere biten Başakşehir maçı neticesinde Avrupa kupalarına gidemememize ve erken havlu atmamıza sebep oldu. Havlu atmak bu durumu karşılayan bir tabir, tam da taşı gediğine koyan türden. Trabzonspor’u bir boksör gibi düşünürsek, ne rakiplerini iyi analiz etti bu sezon, ne de kendisi maçlarına fiziki ve psikolojik olarak iyi hazırlanabildi.

Yeni olması nedeni ile yönetim yine aynı hatalara düştü, eski yönetimle hesaplaşma çabasına girişti.

Futbolcular kötülendi. Halbuki futbolcu sözleşmeleri ağır maddi yükler içerse de, futbol takımına odaklanılmalıydı. Çünkü Süper Lig’de galibiyet ve beraberliklerin maddi getirileri oldukça fazla. Ekonomik yükümüz hafifletilirdi, böyle düşünülse. Futbolcu ödemeleri için Süper Lig’den kaynak sağlanmış olurdu.

Ne yapıldı peki? Yönetim devralınır alınmaz hemen bazı futbolcular hedef tahtasına konuldu. Kimisi taraftarın önüne atıldı, ta ki Salih Dursun’un kırmızı kartına kadar… Takımda takımı bir arada tutacak bir dal bile bırakılmadı. Bunlar sırf bir önceki yönetim hata yaptı denilmek için yapıldı. Yazımın başında da dediğim gibi, iç kavgalar, çekişmeler Trabzonspor’un en büyük rakibi bunlar.

İlçemiz Yomra’da bir caddeye Salih Dursun adı verildi ama yönetimden hiç kimse o açılışta yer almadı.

Sizlerin Trabzonlu ile barışıklılığınız dereyi geçene kadar mı? Bu ikiyüzlü tavır mevcut yönetime tokat gibi döner. Trabzonlu, refleksleri olan bir topluluktur, unutmaz, muhakkak -uzun vadede de olsa- cevabı vardır.

Dönelim başlığımıza… Avrupa yokuz. Yukarıda sıraladığım içten pazarlıklı hal nedeni ile Avrupa kupalarına gidemiyoruz. Kendi içimizi kemirmeyi bırakmalıyız. Trabzonspor’un geleneksel dik hücum futbolu Avrupa’da her yıl vizyona girmeli aslında.

Yazık oldu şehrimize. Oysa Avrupa, Akyazı kompleksimizi tanımaya ne kadar da müsaitti.

İçimizdeki “Brütüsler” Trabzonspor’un zarar göreceğini bilmelerine rağmen “Sezarlarımızı” öldürmeye devam ettikçe, biz ne Avrupa’da tam anlamı ile var oluruz ne de padişahlar çıkaran Trabzon şehri Avrupa’ya “Sezarınıza Sezarlar Padişahlar” diyebilir.

Bir gün önem listemizden çıkarmak dileği ile her yazımın noktasını yazıyorum:

“Trabzonspor Anadolu neferi şampiyon olacak.”