Kız, gençlik rüzgârıyla babasına dönerek, “Notlarım beni ilgilendirir, başka hiç kimseyi değil” dedi. Saçları seyrelmiş adam, “Söyleyecek bir şey yok yani, öyle mi?! Derhâl, küçük odaya gir ve ben söyleyene kadar da oradan çıkma; cezalısın!” diye kükredi.
18 milyon öğrenci, 2018-2019 eğitim yılının ilk 4 aylık bölümünü tamamlayarak sömestr tatiline girdi. Bazılarının okul başarısı düşük görünse de, hatta öğretmenleri çocukların aleyhinde konuştuysa bile kulak asmayın. Çünkü “çocuklar okula gittiğinde aslında eğitimlerine ara verirler.” Gerçek bilgi, gerçek kültürün, okullar ve üniversiteler ile hiçbir ilgisi yoktur. Yığınla diplomasıyla, bir sürü kara cahil vardır.
Karne başarısızlığı sadece öğrencinin değil, ebeveynlerin, öğretmenlerin, müdürlerin de ölçüsü olabilir.
Çocuğa verilmiş not, aslında herkese verilmiş nottur.
Öyle olmasa, insanların çoğu mecburi olmasaydılar şu anda yaptıkları işi yapmazlardı. Birçok meslek erbabı bir araya gelseydi ve başka bir yol olsaydı eğer, ‘işlerinin kölesi’ olduklarını haykırırdı.
Karne ve hayattaki başarı ters orantılıdır çoğunlukla. Tolstoy için öğretmenleri ders notlarının altına, ‘Tembel ve yeteneksiz’ yazmıştı. Beethoven’dan öğretmenleri de dertliydi ve müzisyen olmasına dair hiçbir şey beklemiyor olacaklardı ki “Umutsuz” diye kanaat belirtmişti. Keman tutuşunu beğenmeyen öğretmenlerinin aksine Beethoven dünyaya yayılan eserleriyle ‘en değerli sanat insanı’ olmanın haklı gururunu daha sonra yaşadı.
Örnek çok… Darwin, okul değerlendirmesinde kendisine ‘Zekâsı ortalamanın altında’ tespiti yapıldığını itiraf etmişti. Einstein’ın ailesine, öğretmenleri “Yavaş düşünüyor” diye dert yanmıştı. Edison’a okulda ‘beyinsiz’ derlerdi.
Bütün bu ‘dâhiler’ eğer dün karne almış olsalardı, ‘tembeller’ arasında olacak, büyük ihtimal ebeveynlerinden fırça yiyeceklerdi.
Okul asla ölçü değildir.
Abidin Dino’nun ortaokul diploması yoktur. Peyami Safa, ilkokul mezunudur. Orhan Kemal sadece ortaokul bitirebilmiştir. Onlar için de ‘çalışmayı sevmiyor’ denilmişti okullarında… Neyzen Tevfik ve Kemal Tahir lise sıralarından sonra okumamıştır. Orhan Veli, Sait Faik Abasıyanık ve Tarık Buğra da üniversiteden terk öğrenciler, yani lise mezunu ‘başarılı’ yazarlardı.
İnsan hayatında, hele de çocuğun yetişme çağında “peşin hükme” yer yok! Gelmiş geçmiş en büyük basketbol yıldızı Michael Jordan’ı okul takımına almamışlardı.
Derslerdeki zayıflığıyla annesinin okuldan aldığı Arthur Wellesley, önce Britanya Krallığı’nda ‘kumandan’ olmuş; ardından da Fransa İmparatoru Napoleon Bonaparte’a, Waterloo Savaşı’nda mutlak yenilgiyi yaşatarak, Avrupa’da 23 yıl süren çatışmaları, İngiltere’nin kesin üstünlüğüyle bitirmişti. Rock’n Roll kralı Elvis Presley, albüm için gittiği ilk yapımcısı tarafından ‘Müzik neyine, git kamyon şoförlüğüne’ denilerek kovulmuştu.
Lafı uzatmanın âlemi yok; bugün notlarına dudak bükerek baktığınız ve “Bundan bi halt olmayacak” diye iç geçirdiğiniz çocuğunuz geleceğin dâhisi olabilir!
Notları yüksek olanlar için tersi de söz konusu olabilir diye canınızı sıkmayalım.