El Cezire muhabirine saldırı

Abone Ol

Türkiye önümüzdeki pazar günü yapılacak seçimlere odaklanmışken ve seçim kampanyaları sona doğru yaklaşırken siyasi partilerde heyecan da iyice yükseldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı mitinglerde meydanların benzersiz bir şekilde dolması ve Altılı Masa partilerine halk desteğinin düşüşü muhalefetin ümidini şimdiden hayal kırıklığına dönüştürdü.

Millet İttifakı cephesinde morallerin bozuk ve sinirlerin gergin olduğu görülüyor.

Özellikle İstanbul’da düzenlenen tarihi miting 14 Mayıs’ta Erdoğan’ın kaybetmesini dört gözle bekleyenlerin psikolojik yönden tamamen çökmelerine yol açtı.

Fakat morallerin bozuk ve sinirlerin gergin olması hiçbir şekilde suç işlemeye, toplumsal barışa ve Türkiye’nin imajına zarar vermeye bahane olamaz.

Önceki gün İstanbul’da ülkemizde bir daha asla görmek istemeyeceğimiz türden çirkin bir olay yaşandı.

Arapça yayın yapan El Cezire Mübaşir kanalı muhabiri canlı yayın sırasında Arapça konuştuğu için İYİ Partililerin sözlü ve fiilî saldırısına maruz kaldı.

Ümraniye’deki seçim çalışmalarını takip eden ve partilerin çadırlarını dolaşarak vatandaşlara görüşlerini soran kadın muhabire yaklaşan bir İYİ Partili “Burası Türkiye, burada Arapça konuşamazsın, ülkene dön!” diye bağırdı.

Muhabirin sözlü tacize aldırış etmeden Arapça konuşarak haber anonsunu sürdürmesi üzerine de üzerine yürüyerek eline vurdu.

Allah’tan olay yerinde polis vardı ve müdahale etti de saldırı daha çok çirkinleşmeden sona erdi.

Saldırganın “Burası Türkiye, burada Arapça konuşamazsın!” demesi olayın ırkçılığın ötesinde Arapça ve daha doğrusu İslam düşmanlığından kaynaklandığını gösteriyor.

Muhabir arkadaşımız geçmişte TRT Arapça’da da çalışmış bir Türk vatandaşı.

Ülkesi Türkiye.

Arapça yayın yapan bir kanalda canlı yayında haber anons ederken Türkçe konuşmasının mümkün olmadığını herkes bilir.

Yabancı televizyon kanallarının muhabirlerinin hepsi kamera karşısına geçip bulundukları ülkedeki gelişmeleri aktarırken çalıştıkları kanalın yayın yaptığı dili konuşurlar.

Bu dil İngilizce ya da Fransızca da olabilir, Yunanca ya da İbranice de.

Bizim televizyon kanallarımızın muhabirleri de yabancı ülkelerden Türkiye’deki kanallara bağlandıklarında doğal olarak Türkçe konuşurlar.

Yabancı bir televizyon kanalı için haber yapan muhabire “Türkçe konuş” demenin ne kadar ahmakça olduğunu söylemeye gerek yok.

Burada asıl üzerinde durulması gereken diğer dillerde yayın yapan ve Türkiye aleyhindeki asılsız haberleriyle ünlü televizyon kanallarının muhabirlerine dahi tepki gösterilmezken Arapça konuşan bir muhabire saldırı düzenlenmesinin vahameti.

Ümraniye’de sözlü ve fiilî saldırıya uğrayan muhabir Arapça değil de örneğin İngilizce haber anons ediyor olsaydı büyük ihtimalle öyle çirkin bir durumla karşı karşıya kalmayacak, saygı görecekti.

Dolayısıyla El Cezire muhabirinin maruz kaldığı olay sıradan bir “ırkçı saldırı” olarak nitelendirilemez.

Kendimizi aldatmadan hastalığın adını doğru koymak, bunun bir “İslamofobik saldırı” olduğunu kabul etmek ve ona göre bir tedavi düşünmek zorundayız.

Seçimlerden sonra hükûmetin öncelikle üzerinde durması gereken konuların arasında milliyetçilik adı altında yapılan Arap düşmanlığıyla mücadelenin de yer alması gerekiyor.