Bir dostuma “Çok zor günlerden geçiyoruz” dedim. Aldığım cevap beni çok umutlandırdı. “Allah bu millete bütün belaları topyekûn gönderiyor. İnşallah hepsini birden temizleyeceğiz” Bu samimi ve inançlı yaklaşıma amin demekten başka ne söylenir.
Gerçekten zor zamanlardan geçiyoruz. Bu milletin, bu coğrafyanın kaderinde hep zor imtihanlardan geçmek var. Bu coğrafya da zoru başaranlar ayakta kalmış. Biz de 1000 yıldır bu coğrafyada her türlü fitne ve desiseye rağmen ayaktayız.
Son zamanlarda derin musibetlerle karşı karşıyayız. Irkla, dinle, kültürle, ekonomiyle imtihana devam ediyoruz. Irkçılıkla, dincilikle milleti çözemeyenler şimdi de ekonomiyle çözmeye çalışıyorlar.
Köhnemiş vahşi kapitalizmin son atlıları dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de ekonomiyi çökerterek devleti ve milleti teslim almaya çalışıyorlar. Her konuda olduğu gibi ekonomik özgürlüğün mücadelesini vermenin bayraktarlığını da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yapıyor.
Dünyaya nizam vermeye çalışanlar bir taraftan da kendi düzenlerini korumaya çalışıyorlar. 60 yıldır kapısında beklediğimiz AB çöküşün eşiğinde. İngiltere durumu fark ederek gemiyi erken terk edenlerden. Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan ciddi ekonomik ve siyasal kriz içerisinde… Almanya hariç hepsinin durumu sallantıda. Fakat konu Türkiye olunca içlerinden cin çıkar gibi hep birlikte diri taklidi yapıyorlar. Tabii buradan bize de bir ders çıkıyor; keşke 60 yıldır el kapısında bekleyeceğimize milletimiz ve ülkemizin refahı için mücadele etseydik. Nedense kendi yapmamız gerekenleri başkasından beklemek gibi bir zafiyet içindeyiz.
Irkçılığı, dinciliği kullanarak milleti içeriden çökertemeyince son silah olarak ekonomiyi devreye soktular. Ekonomik sömürünün unsuru faiz ve döviz silahı devrede. Verdikleri kredilerle ekonomileri borç bataklığına sürükleyenler sonra da kurtarıcı gibi ölü soyucular olarak cenazelerde siyah takımlarıyla arzı endam ediyorlar. Kefenini alacakları ölünün arkasından timsah gözyaşları döküyorlar.
Ekonomik imtihanın muhatabı milletimizin tamamı olsa da ön cephede olması gerekenler iş dünyası ve onun örgütlü yapılarıdır. Çözüm önerileri işadamı örgütlerinden gelmelidir. Döviz ve faiz silahını durduracak güç iş dünyasıdır. Cumhurbaşkanının döviz açıklaması karşısında toplumun her kesiminden gönül okşayıcı sesler geliyor. 15 Temmuz milletimizde büyük bir şuurlanmaya da vesile oldu. Milet olma şuuru pekişerek devam ediyor…
Faiz bütün ekonomiler için necasettir. Onunla iş tutan herkesin başının belasıdır. Hak edilmemiş, emek harcanmamış paranın sömürü aracı olarak kullanılmasıdır. Bunu en iyi anlayacak toplumun bizim milletimiz olduğunu düşünüyorum. Milli ve manevi değerlerimiz ekseninden meseleye baktığımızda faizle iştigal etmenin büyük bir günah olduğunu görüyoruz. Faizsiz kurumlarında daha fazla söz sahibi olmaları için ciddi gayretler göstermeleri gerekir.
İş dünyasının örgütleri nasıl ki 15 Temmuz’da ülkemizin birlik ve bütünlüğünden yana tavır aldılarsa bu ekonomik savaş karşısında da olağanüstü hal ilan ederek hep birlikte mücadele etmeliler. Her şeyi siyasetçilerden beklemek ve onlardan sonra tavır almak zafiyet alametidir. İyi gün dostu olmak kolaydır asıl olan zor günde dost olmaktır. Bunun gösterileceği gün bugündür…