Ekonomide önemli gelişmeler var.
Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde hiçbir Başbakan’ın cesaret edemediği bir modeli hayata geçirdi.
Modelin adı kondu ve Bakanlığın resmi açıklamasıyla duyuruldu.
‘Türkiye Ekonomi Modeli’ artık ekonomik bağımsızlık mücadelemizin adıdır.
Erdoğan ne yapmaya çalışıyor? Bunca patırtı gürültüye neden olan “ yeni model” ne amaçlıyor ve süreç nasıl tamamlanacak?
YAŞANAN SÜREÇ NEDEN TARİHİ?
Ekonomide yaşanan süreci “tarihi” yapan şey; ilk defa söylemden eyleme geçilmesi ve Erdoğan tarafından kararlılıkla sürdürülüyor olmasıdır.
Dünya para trafiğinin merkezi hiç şüphesiz ABD’dir ve temel dinamikse dolardır. Dünya para sistemini; bankacılıktan ekonominin tüm parametreleri ve kurumlarına kadar ABD belirlemiştir. Faiz, enflasyon ve kur üçgenine hapsedilmiş ekonomiler ne yazık ki ABD ve Batı sistemini yaşatmak için adeta “kullanışlı kölelere” döndürülmüştür.
İthalatı olabildiğince düşürüp ihracatı artıran yani üretebilen ülkeler bu esaretten kurtulabilmiş ve ekonomik bağımsızlıklarını elde edebilmişlerdir. Türkiye işte bu süreci başlatmıştır.
Bu süreci başlatabilmiş olmak bile bir ülke için büyük başarıdır. Öncelikle bu ufku ortaya koyabilmek, ilk etapta ortaya çıkan olumsuz emarelere karşı dik durabilmek, kararlılık gösterebilmek ve savrulmadan-geri adım atmadan gerekeni yapabilmek herkesin harcı değildir.
Para baronlarına, yerleşik sisteme baş kaldırıp faize savaş açmak ise öyle basit bir mesele hiç değildir.
DIŞA BAĞIMLI OLMAYAN BİR ÜLKEYE EKONOMİK OPERASYON ÇEKEMEZSİNİZ
Yaşanan süreç başarıya ulaştığında;
1- Ekonomi pastası, para baronlarının tekelinden kurtulacak. Zenginle fakirin arasındaki uçurum daralacak.
2- Türkiye daha fazla üreten bir ülke olarak ekonomik bağımsızlığına kavuşacak. Halkı müreffeh bir seviyeye çıkacak.
3- Batılı güçler siyasi iradenin aldığı herhangi bir karara tepki vermek istediklerinde ekonomiyi silah gibi kullanamayacak. Unutmayın, dışa bağımlı olmayan bir ülkeye, ekonomik operasyon çekemezsiniz.
EKONOMİDEKİ SON VERİLER NE SÖYLÜYOR?
Son verilere baktığımızda;
*İhracat rakamları artıyor.
*Cari fazla artışta. Üç yılın en yüksek rakamı elde edildi.
*Borsa yükselişte.
*Faiz düşürüldü, bir süre bekle-gör yapılacak.
*Kur artışta.
*Enflasyon artışta.
*Hükümet destek paketi açıkladı.
*Asgari ücrete tarihi zamla % 50 oranında artış kararı aldı. Ücret; 4250 tl oldu.
*Asgari ücretten vergi kaldırıldı, işveren de desteklendi.
*Emekli ve memur kesimi de maaşlarında tatmin edici bir artış beklemekte.
Şimdi bu gelişmeleri analiz edelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üretim esaslı politikası şimdiden emarelerini göstermeye başladı. Yükselen ihracat rakamları ülke için ümit verici. Faizin düşürülmesi sonucu ortaya çıkan kur artışı ve enflasyon nedeniyle halka yönelik destekler hayata geçirildi. Yaklaşık otuz milyonu ilgilendiren asgari ücret rakamı yüz güldürdü. Hükümet tarihi bir süreci yönetirken, halkını da olabildiğince koruma altına alacak. Mesaj bu!
SÜRECİ SABOTE EDENLER ACİLEN CEZALANDIRILMALI
Sürecin sabote edilmesini üç başlık altında değerlendireceğim.
1-STOKÇULAR: Devletine, milletine karşı kendi bencil dünyasını şişirenlere dönük uygulamalar sertleşti. Gıdadan otomotiv sektörüne kadar stokçuluk yapan ahlaksızların artık işi daha zor. Yeni yasa meclisten geçti ve cezalar artık daha sıkı. Daha önce kesilen cezalar adeta teşvik niteliğindeydi. Yeni uygulamayla 100 bin ile 2 milyon arasında ceza verilebilecek. Şimdiden 50 şehirde operasyon yapıldı.
Süreci iyi yönetebilmek adına stokçuları iyi takip edebilmeliyiz. Mümkün olan en ağır cezayı verip, stokladığı mala da el koymak suretiyle ticarette etik dışı davranmanın bedelini ödetmeliyiz diye düşünüyorum.
2-ÜRETİM ODAKLI KREDİLERİ DÖVİZE YATIRANLAR: Bu tutum gerçekten kötülük içeriyor. Bunu yapabilmek ekstra bir çiğlik gerektiriyor fakat yapanlar ne yazık ki oldukça fazla.
Devlet iyi niyet ortaya koyuyor. Yatırım ve istihdam odaklı para politikası nedeniyle, kamu bankaları düşük faizli kredi veriyor.
Bazı işletmeler veya vatandaş ne yapıyor? Bireysel veya tüzel kişiler, krediyi çekip dolara bağlıyor. Böylelikle hem üretim hedefleri aksıyor hem de kur daha da yükseliyor. Sinir bozucu bir durum.
Devlet bir kalkınma hamlesi başlatmışken bu iyi niyeti suistimal etmek çok büyük bencillik, büyük bir hata ve sürece ihanettir.
Devlet vicdan bekçiliği yapamaz. Alev Alatlı’nın sözü; “her yasal olan şey helal değildir.”
Devletin insanların vicdanını bekleme gibi bir lüksü olamaz.
Bir çarpıklık varsa anında müdahale etmek durumundadır.
Kalkınma hamlesini sabote edenlere yönelik BDDK, bankalara bir yazı göndererek bu konu kapsamında dikkatli olmaları yönünde talimat geçti. Fakat yeterli değil.
Öncelikle bu tutum suç kapsamına alınmalı. Üretim yapacağım diyerek, girişimci rolünde kredi çekip de parayı dolara yatırmak masum bir davranış olarak kalmamalı.
Suçlular ayrıca ifşa edilmeli. Süreci destekleyen gazeteler stokçu ve kredi hırsızlarını sayfalarına taşımalı. Bu süreç bu şekilde işlerse ben de buradan söz veriyorum; hepsini sosyal medya hesaplarımdan paylaşacağım. Sahtekarlık kimsenin yanına kar kalmamalı.
3- “ÇİN”Cİ İFSADÇILAR: Süreci ifsad etme amacı taşıyan diğer bir grupsa manipülasyon içerikli argüman üretenlerdir. Türkiye Ekonomi Modeli’ni Çin modeli ile eşleştirenler iyi niyetli değiller. Evet üretim odaklı olması nedeniyle benzerlik taşıyabilir fakat Çin’deki uzun dönem süren sorunlu uygulamaları asla bu ülkede görmeyeceksinizdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuk işçiler veya çok uzun saat çalışma süreleri gibi insan hakkı ihlallerine asla müsaade etmeyecek bir liderdir. Ki açıkladığı asgari ücret rakamlarıyla halkının yaşam koşullarını ne denli önemsediğini de ortaya koymuştur.
Çin gibi sefilleşmeden, sefaleti derinleştirmeden üretmek, kalkınmak ve bağımsızlaşmak bizim hedefimiz. Sadece devlet değil, devletin halkıyla birlikte zenginleşmesi esastır. Çin önce rezaleti yaşadı, şimdiyse ABD’ye kafa tutuyor. Ancak bu sürece giden yol hiç de iç açıcı değildi. Biz bunu yapmayacağız.
Çin modeli diyerek olayı çarpıtanlar, “ekonomik OHAL” diyerek saçmalayanlar hiç masum değiller…