İrlandalı yazar G. Bernard Shaw der ki: “Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam, başkalarının aklını da kullanır.”
Bu söz, bugünlerde en çok ihtiyacımız olan ‘uyarıcı’lardan biri…
Ama bizim için aslolan, “Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır” ayeti…
Ve Efendimiz’in “İstişare eden pişman olmaz” hadisi…
Her biri ‘akıl’ dediğimiz hazinenin nasıl sihirli bir anahtar olduğunu bize gösterir.
Bu konuyu daha iyi kavramak için Şura Suresi’ne bakmak yeterlidir.
Bazen ‘akıl’ zannettiğimiz fikirler bizi rezil edebilir. Birtakım kepazeliklere sebep olabilir.
Tek akılla mutlak bulunmaz.
John Perkins’in “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” kitabını okuyanımız vardır.
Dünya üzerinde küresel bir imparatorluk kurmak amacıyla hareket eden ekonomi tetikçileri bugünlerde çok faal.
Türkiye üzerinde oynanan oyun da bu hedefin bir parçası…
Beyaz Saray’ı ve dolayısıyla Donald Trump’ı kuşatan Evanjeliklerin hedefinde Türkiye’nin olması şaşırtıcı değil. Trump, Mike Pence ve Steve Bannon üçlüsünün oynadıkları tiyatro ‘doğal’ bir siyaset değil, tamamen kurgu.
Serdar Turgut bu konuda çok önemli bir ayrıntı paylaşmıştı:
“Mike Pompeo’nun Dışişleri Bakanlığı’na, Gina Haspel’in CIA Başkanlığı’na atandığını Washington’a ilk duyuran FDD’nin başkanı Mark Dubowitz’di; onun haberi verdiği tweet’ten sonra FDD’nin merkezinde bir kutlama partisi de başladı. Bu merkeze sıkça gelenler arasında, eski Türkiye büyükelçisi ve o dönemden bu yana sürekli Türkiye karşıtı görüşleri yayan Eric Edelman, Amerika’nın Türkiye’ye sert politikalar izlemesi gerektiğini savunan Frank Gaffney, Türkiye karşıtı görüşleri yaymak için Türkiye’den devşirip (bunlardan birinin kullandığı ad Ayşe Abla) Evanjelik yaptığı kişileri kullanan Macar asıllı faşist ve Trump’ın eski danışmanı Sebastian Gorka, Trump’ın eski baş stratejisti ve Erdoğan düşmanı Steve Bannon, Türkiye’nin NATO’ya karşı bir tehdit oluşturduğunu düşünen Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Amerika’da İsrail’in çıkarlarının en önde gelen savunucusu, Netanyahu’nun arkadaşı milyarder Sheldon Adelson da vardı.” (Habertürk, 22.05.2018)
Yazının ilerleyen bölümlerinde bu koalisyonun ve bağımlılarının son günlerde Evanjelik çevrelerde çok iyi tanınan Craig C. White’ın bir kitabını okuduğundan söz ediyordu. Bu kitap dilimize “Türkiye, İsrail’i İşgal Ediyor: Armageddon’a Az Kaldı – Şimdi Uyanmanın Zamanı” adıyla çevrilebilecek “Turkey Invades Israel: Half/Way to Armageddon-High Time to Awake.”
Armageddon’un ne olduğunu okurlarımız çok iyi bilir. Kelime anlamı “Megiddo’nun Dağı”dır. Tarihi değiştiren birçok savaş bu bölgede yapılmıştır. Hatta Hristiyanlar Armageddon Savaşı’na “Tanrı’nın Savaşı” da derler. Eski ve Yeni Ahit’e göre Kıyamet Alameti olarak yaşanacak büyük savaşın adı Armageddon Savaşı’dır. İyilerin ve kötülerin savaşı olarak da tarif edilir. Hem Hristiyan, hem de Yahudilik’te bu savaştan söz edilir.
Bu savaşla birlikte yeni bir dünya düzeninin kurulacağına…
Bu düzenin merkezinin Kudüs olacağına…
Ulus devletlerin ortadan kalkacağına inanılır.
O yüzden şu anda ABD derin devletinin bütün kılcal damarlarına sızmış olan Evanjelikler “Tanrı’yı savaş zorlamak” için var güçleriyle çalışmalarını sürdürüyor.
Bizi ilgilendiren yönü ise…
Sözü edilen savaşın Dicle ve Fırat arasında yani Mezopotamya bölgesinde yaşanacak olması…
Nil ve Fırat arası “Arz-ı Mev’ud”, yani Tevrat’taki “vaadedilmiş topraklar” olduğuna göre savaş bizim topraklarımızda gerçekleşecek.
Suriye’de yaşananlarla Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmek arasında…
Büyük Kürdistan operasyonu ile Türkiye’yi finansal idam sehpasına çıkarmak arasında hiçbir fark yok.
John Perkins’in ekonomi tetikçilerini nazara verdiği kitabını okurken, şüpheyi yedekte tutarak, bu meselelere de biraz kafa yormamız gerekiyor.
Birçok okuyucumuz, “malumun ilamı” olarak görse de…
Biz, inat ve ısrarla büyük fotoğrafa bakmaya…
Gördüğümüzü anlatmaya devam edeceğiz…