Eğitim, öğretmenlik ve performans ölçümü

Abone Ol

Eğitim, TDK sözlüğünde, “Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme, terbiye” olarak; öğretim ise “Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim” şeklinde ifade edilmiş.

Eğitimcilerimizin ise genellikle okulda yapmaya çalıştığı ve yapmaya zorlandıkları şey de eğitim değil, öğretimdir. İtiraz ederseniz öncelikle isimden başlayabiliriz. MEB’in okullardaki kadrolu görevlilerine “öğretmen” diyoruz, “eğitmen” demiyoruz. “İsmin ne önemi var?” derseniz ona da her şeyin isimlendirmeyle başladığını, kavramların çok önemli olduğunu söyleyerek cevap veririm.

Ülkemizde öğretmenlik mesleği, oldukça zor şartlar altında icra ediliyor. İdari kadrolar ise öğretmeni ve öğretmenlik mesleğini hep olumsuz şekilde tartışmaya açarak öğretmenin işini daha zorlaştırıp mesleği itibarsızlaştırma konusunda var güçleriyle çalışıyorlar. Öğretmeni mesleğinden soğutuyor, öz güvenini azaltıyor, dik duruşunu kabullenemeyip sürekli boyun eğdirmeye çalışıyorlar.

Okullarda, millî eğitim müdürlüklerinde, bakanlıkta öğretmenler; sürekli kontrol altında tutulup belli şablonun, kuralların, sınırların dışına çıkması ve özgün olması engelleniyor.

İşin ilginci okulları yönetip öğrencilerin daha iyi eğitim alması, öğretmenlerin daha verimli çalışması için ortam hazırlaması gereken idarecilerin ekseriyeti; öğretmene boyun eğdirme, farklı olmasını engelleme görevini icra ediyor. Sorumlu oldukları kurumları, etkileriyle değil de yetkileriyle yönetmeye çalışıyorlar. (Yetkisiyle değil de etkisiyle idarecilik yapıp sadece sorun çözmek için ortada bulunan yöneticilerimize selam olsun.)

Çok basit meseleler bahane edilerek hakkında tutanaklar tutulup soruşturmalar açılıp cezalandırma yoluna gidilerek terbiye ediliyor(!)öğretmenler!..

Şimdiki meselemiz ise öğretmenin performansını ölçmek… Peki, nasıl ölçülecek öğretmenin performansı? Herkes, öğretmene not verecek… İdareci, meslektaşı, veli ve daha da komiği öğrenci… Yapmayın Allah aşkına!.. Bu sistem performansı ölçmez, öğretmeni ileriye götürmez… Fitneyi artırır, gruplaşmalara sebep olur; öğretmeni omurgasızlaştırır, dik duruşunu engeller.

Bu not olayı, öğretmeni aşırı derecede rencide eden, itibarsızlaştıran ve insan ilişkileri açısından da içinde bir sürü sıkıntı barındıran bir durumdur. Bir an önce bundan vazgeçilip daha olumlu ve öğretmeni teşvik edici yöntemler üzerinde çalışılmalı…

İki örnekle olayı somutlaştıralım ki olayın vahameti anlaşılsın:

Muzip bir öğrenci, öğretmenler hakkında çizelge hazırlayıp yıl sonunda görüşeceğiz, diye tehdit savuruyor sosyal medya üzerinden. Diyebilirsiniz ki latife… Kesinlikle değil ve bunu yapacak yığınla öğrenci ve veli var. Not veren kişiye not verdiği kişinin not vermesi, neresinden bakarsanız bakın, tutarsızlık…

Yine okulun birinde duruşuyla, kişiliğiyle öne çıkan bir öğretmenimiz; bir konuda idareyle ters düşüyor ve idareden gelen talebi akıl, mantık ve vicdana uygun bulmadığı için geri çeviriyor. Okul müdürü, öğretmenimizi yanına çağırarak “Hocam, yıl sonunda sizi değerlendireceğimizi biliyorsunuz değil mi?” diye tehdit ediyor. Şimdi siz bu şartlar altında öğretmenden duruş, hakkaniyet ve adalet bekleyin…

Bir noktaya dikkat çekerek yazıyı noktalıyorum: Performansını ölçtüğünüz öğretmen müfredatı vermekte, görevini kâğıt üstünde yapmakta çok iyi… Gelin görün ki öğretmenliğin asıl kısmı olan örnek olma, duruşuyla ders verme konusunda problemli biri… Ya da tam tersi… Bu durumda ölçme ve değerlendirme noktasında ne yapacaksınız?

Öğrencide iz bırakan öğretmen, her şeyi bilip eksiksiz yerine getiren değildir; öğrenciye duruş kazandıran, kişiliğiyle örnek olan, kısacası gençlik, gelecek, ülke konusunda derdi olan öğretmenlerdir.

Peki, bunu ölçebilecek misiniz?