“Memleketler parasızlıktan değil, ahlâksızlıktan çökerler…”
Kıymetli Diriliş Postası okuyucuları, yazı konumuz “edep”…
Önemli ve hassas bir konu…
Hayatımızda olmazsa olmazların en başında geliyor…
Zaman oluyor bazı değerler sadece kelimelerde kalırken içi boşalmış oluyor.
Taşıdığı o derin mana ve derinlik bilinmiyor, bilinse de anlaşılmıyor, anlaşılsa da uygulanmıyor…
Öyle yarım yamalak “edepli olmak gerek” deniliyor ancak ötesi getirilmiyor…
Müslüman insanlar olarak bazı değerleri taze tutmak, hatırlamak ve yeni nesillere aktarmak gerekiyor…
“Edep nedir? Ne değildir?” gibi soruları bugün sokakta sorsak basit tarifiyle hassas ve naif olmak, insanların hak ve hürriyetlerine saygılı olmak gibi genel tarifler yapılacaktır.
Oysa edep birkaç kelime veya cümleye sığamayacak kadar engin ve derin bir meseledir.
Müslüman’ın önemli bir meselesidir “edep”…
Ziya Paşanın dediği gibi: iIim mecIisine girdim, kıIdım taIep. İIim ta geriIerde kaIdı,iIIa edep iIIa edep.
Yani illa edep…
İlmin önünde geliyor edep.
Yani ilim edepsiz yetim ve yarım kalıyor. Önce edep sonra ilim sıralaması geliyor.
Edep ki;
Hakikatte maksat… Halde ahlak… İmanda nefes… Akılda sûret…
Cennetteki makamlara ulaştıran hal…
Aklın dıştan görünüşü…
Hamlıktan kurtulmak…
Yanmak, pişmek, tad’a bürünmenin en güzeli hali…
Müminin tesettürü, insan olmanın zekatı…
Arif olma…
Adam olma…
Kul olma hali…
Kurtuluş reçetesi…
En güzel miras…
Kulluğun esas duruşudur…
Yani edep! İlla edep!
Edep; akıl ve hikmete göre hareket etmek, Cenab-ı Hakk’ın emrettiği gibi yaşamaktır…
Bütün hallerde istikamet üzere bulunmaktır.
Bir duruştur aslında edep.
Akla istikamet eden, ona ışık ve yoldaşlık eden, kemale erdiren, insanı kalben terakki edip selamete ulaştıran en (hayırlı) sermayedir.
Şems der ki, “Akıldan, imanın hakikati nedir?” diye sordum. Akıl kalbimin kulağına dedi ki; imanın hakikati edepten ibarettir.
Gözlerdeki ve kalplerdeki nurlar hep edepten ibarettir. Bu âlemdeki tüm nizam ve revnak edeptir.
Günümüzde edebe olan ihtiyaç artmıştır.
Günah ve sevap arasındaki mesafe iyice daralmış bir arada bulunur olmuştur…
Bu kıymetli hazinenin düşmanları çok, dostları ise azalmıştır…
Her şeyin alınıp satılma ölçüsünde değer gördüğü bir dünyada edep, kıymeti olmayan meta hükmünde neredeyse.
Zaman ahir zamandır.
Dünya sürekli hızlı bir değişim içerisinde, iletişim imkânlarının iyi olarak kullanılmaması da âvâmın güzel hasletlerini öldürmektedir.
Mevcut toplumun (biz) olamaması, haram helal ayırmadan daha çok kazanca sevk etmesi, edep erozyonunun acılarının temelini oluşturmaktadır. Ve yazıktır ki; özellikle medya edebi ortadan kaldırmaktadır.
Bu ahval de kıymeti lüzum olmaktan öte bir davadır.
Sözün Sözü: “Memleketler parasızlıktan değil, ahlâksızlıktan çökerler.” (Çiçero)
Ülkenin ahvalini beğenmeyenler sorunu yanlış yerde arıyor. Gelişme ve değişim asla ahlâksızlığa göz yummak değil, düzgün insanlar yetiştirip vatanın her manada kalkınmasını sağlamaktır.
Ayrışmadan bir ve beraber olmanın, saygı ve huzurun temini edeple alakalıdır.
Öyle ise; “edep ya hu…”