Ecrin

Abone Ol

O fotoğrafa bakıyorum kaç gündür. Sonra bakamaz oluyorum. Bakamaz olunca, içime bakıyorum. İçimin içinde saklı, sözsüz, dilsiz bir acıyla yüzleşiyorum. Bir ‘baba’nın “Göz yaş döker, kalp hüzünlenir…” nebevi sözüne tutunuşuna şahit oluyorum. Âlemlere rahmet Muhammed Mustafa’nın[asm] vaktin 2017’sinde, mekânlardan Karasu’ya uzattığı şefkat ipini görüyorum.

O fotoğrafta, emaneti teslim etme bilincini aniden yırtan, biriciği bildiğini ‘yitirme’ acısının titreşimi var. İnsan toprağı kızı gibi sever mi böyle?

Gittim, kucakladım Ersin’i… Ecrin’i kucaklar gibi kucakladım Ecrin’i kucaklayan adamı. Ecrin’inin, güzeller güzeli kızının dünyayı terk ediş acısını kucaklayan adamı kucakladım. Acıyı kucakladım. İkimizi birden saran ‘kader’in ağında çırpındık bir süre. Göz göze kaldık; Allah’tan nemli kirpik uçlarının sözü vardı. Sustuk, onlar konuştu.

“İlk arayan Görmez Hoca’ydı” diye başladı Ersin. “Sana hiçbir şey söylemeyeceğim. Sadece, oğlu İbrahim’i toprağa koyarken, gözlerinin yaşarmasına şaşıran sahabesine Peygamberimizin söylediklerini söyleyeyim: ‘Göz yaş döker, kalp hüzünlenir fakat biz ancak Rabbimizin razı olacağını söyleriz.”

Susuyoruz. Rabbimizin razı olmayacağı bir şey söylemek korkusuyla susuyoruz.

“Çok geçmedi Cumhurbaşkanımız aradı. Ecrin’i anlattım ona. ‘Benim üç dedem var’ derdi Ecrin dedim.” Kendi dedelerinin ismini saydıktan sonra, “bi de Tayyip Dedem” dermiş. 15 Temmuz gecesi ilk sorduğu sorunun da “Tayyip Dedem iyi mi?” olduğunu hatırlatmış. “Sen şimdi beni bitirdin ” demiş Ecrin’in “Tayyip Dedesi…”

“Şimdi Kudüs’te olacaktım aslında…” diyor Ersin. “Bu hal de bir Kudüs!” diye geçiriyorum içimden. Ersin’e söyleyemiyorum ukalalık olur. İki yetişkin kızını birden ahirete göndermiş bir annenin ‘On yıldır unutmadım, her defasında tesellim oldu’ dediği cümleyi tekrarlıyorum sadece: “Allah seninle büyük alışveriş yaptığına göre, sana vereceği şey büyük olacak, sevin!” (Ki ben bu sözü söyledikten sonra unutmuşum, kanser şehidesi kızların annesi Aynur Hanım hatırlattı bana!)

Ebedi tesellinin miracı işte bu pâk duruşla başlıyor. Acıya yoldaş olmakla. Riyanın aslı giremeyeceği bir ibadete niyetlenmekle…

Üzülme, Ersin kardeşim benim! Bak işte acının secdesine koydu başımızı Rabb-i Rahim’imiz. Kederin kıyamına kabul etti halimizi. Hüznün rükuuna eğdirdi kalbimizi. ‘Riyasız’ bir namaz bu; ötesi yok…

“La tahzen!” sözünü ilk duyanla aynı safta saf tutturana hamd olsun.