Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Arap coğrafyasında sosyal paylaşım sitelerinin en çok kullanıldığı ülkeler arasında yer alıyor.
Bu ülkelerde birçok haber sitesine erişim engellenmişken Twitter’a girişte herhangi bir sorun yok.
Basın ve ifade özgürlüğüyle izah edilemeyecek bu durum ne anlama geliyor?
Riyad ve Abu Dhabi, ülkelerinde özgür medya olmadığı için vatandaşlarının yoğun bir şekilde ilgi gösterdiği sosyal paylaşım sitelerine erişimi engellemek yerine kendi propagandaları için kullanmayı tercih ediyor.
Bu iş için görevlendirilmiş yüzlerce kişi binlerce Twitter hesabıyla gündem oluşturuyor.
Fakat yaptıkları bir başka şey daha var.
Suudi Arabistan ve BAE aleyhine yazılan her şeye yorum yapmak.
Özellikle yazarların ve etkili isimlerin Twitter hesaplarını yakın takibe alıyorlar.
Riyad – Abu Dhabi ekseninin politikalarına aykırı her paylaşımda söz konusu paylaşımı yapan kişiye karşı anında saldırıya geçiyorlar.
Yaptıkları da cevap vermek veya yorumda bulunmak değil.
Hakaret ve küfür…
Hem de en ağırlarından.
Körfez’de yaşanan kriz nedeniyle son günlerde oldukça aktifler.
İstihbarat örgütleri tarafından organize edilen bu gruplar “el licaan el elektroniyye” (elektronik komiteler) olarak adlandırılıyor.
Bir diğer isimleri de “el zubab el elektroni” (elektronik sinek).
Sinek gibi üşüştükleri, rahatsızlık verdikleri ve küçük olmalarına rağmen mide bulandırdıkları için “e-sinek” ismi kendilerine tam uymuş.
Körfez’de yaşanan krizde Katar’ın yanında yer aldığı için Türkiye de e-sineklerin hedefinde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarıyla veya Türkiye’deki olumlu gelişmelerle ilgili her Arapça paylaşımın altında vızıldadıklarını görebilirsiniz.
Devlet destekli bataklıklarda özel olarak üretildikleri için bloklamanın da yararı yok.
Her gün onlarca yeni hesap açılıyor.
Buna karşılık yanlış politikalara ve yapılan haksızlıklara karşı dolaylı yoldan da olsa en ufak bir eleştiride bulunabilecek ünlü isimlere, alimlere ve davetçilere, yazarlara ve gazetecilere yoğun bir şekilde baskı uygulanıyor.
Baskıya maruz kalanlardan bazıları Riyad ve Abu Dhabi’nin politikalarını destekleyen paylaşımlarda bulunurken, zulme ve günaha ortak olmaktansa Twitter hesabını kapatmayı tercih edenler de var.
Bazıları ise geçmişte yaptığı, Katar’ı veya Hamas’ı öven paylaşımları siliyor.
Onlardan biri de Kâbe imamlarından Suud El Şureym.
El Şureym, Twitter’daki hesabında 30 Temmuz 2014’te şöyle yazmıştı:
“Gazze’deki olay furu’ değil inanç meselelerinden. Direnişle ne kadar görüş ayrılığına düşersen düş onlar Müslümanlar. Düşmanları ise kâfir. (Müslümanlar suçlularla bir tutar mıyız? Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?)”
O tweet artık yok.
Çünkü Suudi Arabistan, Hamas’ın cezalandırılması için Gazze Şeridi’ne her türlü baskının yapılmasını ve hatta Gazze’nin bombalanmasını destekliyor.
Muhammed Bin Selman ve Muhammed Bin Zayed ikilisi ülkelerinin sahip olduğu maddi gücü kullanarak ve içeride de aykırı olabilecek her türlü sesi bastırarak başarılı olabileceğine inanıyor.
Daha önce El Cezire kanalının Kahire ofisinde çalışan ve bir süre gözaltında tutulan Mısırlı gazeteci Muhammed Fehmi’nin El Cezire aleyhinde dava açması için BAE’den yüzbinlerce dolar aldığı ortaya çıktı.
Bu sadece küçük bir örnek.
Parayla satın aldıkları kişiler üzerinden sürekli algı operasyonu çekiyorlar.
Fakat yalancının mumu yatsıya kadar yandığı için gerçekler kısa sürede ortaya çıkıyor ve operasyonları ellerinde patlıyor.
Bataklık tümden kurutulana kadar da maalesef başka yapılacak bir şey yok.