Duvarlar bile dile geldi;ya biz?

Abone Ol

Suriye’de bir duvar yazısı şöyle diyor: “Ey toprağın altındaki diriler geri dönün! Çünkü toprağın üstündeki insanlar çoktan öldüler.”

Bir diğeri: “Suriye’de ölen çocuklardan kan yerine petrol aksaydı dünya ânında müdahale ederdi!”…ve daha yüzlercesi…

Bunlar, duvar yazısından çok bir mezar kazısı sanki. Hepimizi gömen,bir hayat sürmeyi hak etmediğimizi yüzümüze şamar gibi vuran bir mezar taşı yazısı…

Bu cümleleri okuyor olmamız gerçekten de yaşıyor olduğumuz anlamına gelmiyor. Zira dünya suskunluğu ile kötü bir kendini koruma psikolojisine girmiş ve yanacağını bile bile ateşe giden pervanenin yüksek şerefinin onda birini dahi taşıyamıyor. Bu bir duvar yazısı evet ama dünyaya seslerini duyurabilmek için ulaşabildikleri en iyi medya organı, radyo, televizyon, gazete, gazeteci, yazarlar…

Toprağın üstündeki insanlar çoktan öldüler. Sessizlikleriyle zalime dur diyemeyişiyle çoktan öldüler… Son birkaç gündür 500’den fazla sivilin Halep’te, dünyanın gözleri önünde katledilmesi bu ölümün göstergesidir.

Aslında bu yazıyı, bu konu hakkında söylenecek şeyler olduğu için değil bilakis söylenecek sözlerin tükendiği için ve tarihe bir not düşmek için kaleme aldım. Tarihe not düşelim. Fiili dualar için yetmeyen gücümüzü bari kavli dualara yetirelim. Hakikaten Allah(cc) için buğz edelim ve hakikaten kalbimiz titresin.

Hz. Ali’nin (r.a.) bizler için güzel bir öğüdü var. Buyuruyor ki: “Bir zulmü engelleyemiyorsanız, en azından onu duyurun.” Halep’i, Arakan’ı, Keşmir’i, terörün ve zulmün kol gezdiği tüm coğrafyaları en azından duyurun. Duvarların bile bağırdığı bir dünyada biz daha ne kadar susacağız?

Zulüm artık öyle bir hal aldı ki eskilerde zahiren savaş suçu denilen bir suç şekli vardı. Sivil, çoluk-çocuk ve yaşlılara karşı ateş açılmaz, onlarla savaşılmaz denirdi. Savaş ahlakı diye bir şey vardı. Şimdi artık gâvurun zahirinde bile -en azından zahiren söylerlerdi- kalmadığı bu ahlak binlerce çocuğu katletmeye devam ediyor. Ve bu çocukların ölümüne sessiz kalan Müslümanlar’a da ölen çocukların biriktirdiği borçlar kalıyor. Huzur-u mahşerde bir bir tahsil edilmeyi bekleyen borçlar…