Dürüst olmak gerekirse…

Abone Ol

Hani ‘’Dürüst olmak gerekirse” diye başlıyoruz ya bazı cümlelere… İşte bütün meselede galiba tam olarak burada başlıyor… Bizler sanırım gerekmedikçe dürüst olamıyoruz. Ne dersiniz?

Acaba diyorum, dürüstlüğün bedelini, bedeni ile ödeyen Anadolu’nun kavruk yüzlü evladı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu gözümüzü  çok mu korkuttu? 25 Mart 2009 tarihinde Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinde meydana gelen bir helikopter kazasında(!) yaşamını yitiren, adam gibi adam, Muhsin başkan bakın o gün ne diyordu? ”Bu ülkede dürüst olmak başa beladır. Ama o bela bizim başımızın tacıdır.”  Ülkesine ve bayrağına aşık, dürüst ve yiğit başkana Rabbim gani gani rahmet eylesin…

Nedense ‘’İyiler neden erken ölür ki.!’’demek geliverdi şimdi içimden…

Müslümanlar için doğruluk, dürüstlük, bir kulluk ahdidir. Ve bizler çok iyi biliriz ki doğruların gönüllerinde zinhar korkuya yer yoktur. Dürüst olmak erdemli davranışlar sergilemeyi gerektirir. Özü ve sözü doğru olan insanlar toplum içersinde güvenilir ve sevilen kimselerdir.

Evet, doğrudur, dürüst insanlar hep yalnız insanlardır. Samimidirler, çabuk güvenip, çabuk aldanırlar… Allah’tan korkarlar, dertlidirler, merhamet dereceleri yüksektir. Yardımsever ve tez canlıdırlar.. İyi niyetleri istisnasız sürekli suistimal edilir, kullanılırlar… Aldıkları her yara bedenlerinde ve ruhlarında tamiri mümkünsüz hasarlar bırakır. Şu yalan dünyada iyiler her zaman kazanır mı bilinmez ama; sanırım mükâfatlarına ulaşabilmek için bu dünyadan hep erken ayrılırlar…

Bugün de işte, gözyaşının sel olduğu bu âdem denizinde, sevgisizliğin, açlığın, nefretin ve korkunun hüküm sürdüğü bir dünyada, hep birlikte nefes alıp veriyoruz. Zulüm ederek, başkalarının hakkını alarak, kötü yoldan kazanç elde ederek, yaşamlarını devam ettirmeye çalışanların sayısı yeryüzünde maalesef giderek çoğalıyor. Dürüstlerin sayısının azalması tabansızların sayısını hızla çoğaltıyor ve yalakalık gibi olumsuz bir hasletin yayılmasına da neden oluyor. Kişisel menfaatler, insanları dürüstlük kavramından hızla uzaklaştırıyor. Güce ulaşmak için herkesin gözü dönmüş durumda… Herkeste bir mal, mülk, makam sevdası almış başını gidiyor. Menfaati için herkes her şeyi anında heba edebiliyor ve hiçbir şeyi helal mi haram mı diye sual etmiyor. Hal böyle olunca da dürüstlük, bu yalan dünyaya, yalanlarla örülü bu hayata, hiç yakışmıyor sanki…

‘’Doğru bilinmeyince eğri bilinmezmiş.’’ Bilemedik… Yıllarca oradan oraya savrulup durduk… Gözümüz artık toprağa bakıyor. Göreceğimizi gördük, yaşayacağımızı yaşadık, anlayacağımızı anladık… Ne dersiniz kıymetli dostlar, artık özümüze, mayamıza dönmenin, dürüst olmanın vakti zamanı gelmedi mi? Nedir bizi bu işten geride tutan? Daha neyin olmasını bekliyoruz? Deyin hele bir kalemde! Acaba etrafımızda kendine bile dürüst olamayan onca kişi varken, dürüst olmaktan mı kaçıyor, yoksa kendimizle yüzleşmekten mi korkuyoruz?

Kötülüğe kilit olmak için, günümüzde çok daha fazla doğru ve dürüst insana ihtiyaç vardır. Çünkü insanlık top yekûn sıkıntıdadır. Onun sıkıntılarını giderecek olan da yine doğru insanlardır. Ebu Amr Süfyan b. Abdullah iki cihan serveri Peygamber efendimize (S.A.V) “Ya Rasûlullah bana İslâm’ı öyle tanıt ki, senden başka birine sorma ihtiyacını duymayayım” deyince, Rasûlullah “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol.” Buyurmuştur.

Ez cümle demem o ki kıymetli dostlar aman dikkatli olalım… Özellikle çıkarlarını düşünen insanların çoğaldığı, fedakârlığın azaldığı yerlerde, yalan dolan, hile, ahlâksızlık artar ve insanlar ikiyüzlü olurlar. Böyle bir ortamda doğru sözlü olan, sözünü esirgemeyen ve sakınmadan herkesi eleştiren kişiyi hiç kimseler sevmez. Herkes onu kınar, yanından ve yöresinden uzaklaştırmaya çalışırlar. Çünkü bu kişi, doğru sözleriyle ahlâksızlık üzerine bina edilmiş menfaat düzenini bozmaya çalışır ve çok kimseyi rahatsız eder. Dolayısıyla çıkarları zedelenen, kusurları yüzlerine söylenen, ikiyüzlülükleri yüzlerine çarpılan insanlar tarafından hor görülüp yanlarından hızla uzaklaştırılırlar…

Unutmayalım ki yegâne rızkı veren Allah tır. Vicdanların hızla karardığı ve besmelesiz insanların çoğaldığı şu üç günlük dünyada herkes habire zar atıyor. Atsınlar bakalım…  Allah var gam yok.!  Soruyorum şimdi sizlere; Dürüst olmak gerekirse! Şu üç günlük dünyadamenfaat için takla atmaya gerek var mı, ya da dünyaya metelik vermeyen bizlere bu hal yakışır mı?

Ne diyordu kul Nesimi?

Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına

Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına

Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına

Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem

Allah’a emanet…