Türkiye, Parlamenter sistemden, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmek için 16 Nisan’da halkoylamasına gidiyor…
Gelinen noktada net olan tek şey: Anamuhalefet partisi CHP’nin sayın genel müdürünün; “Yeni sistemde, Cumhurbaşkanı bir partiden ve Başbakan başka bir partiden olursa kriz çıkacak!” sözlerinden de anlaşılacağı üzere yeni sistemin ne getirdiğini bir tek bizim anamuhalefet anlamamış.
Ancak garip olan; bu halkoylaması henüz ülkede bile tam gündeme oturmamışken dünya dengelerini alt-üst eden olaylara sebep olmasıdır.
Türkiye’ye yeni sistemi getirmek isteyen iktidar partisi ve onu destekleyen muhalefet partileri “EVET” kampanyası için henüz TV reklamlarına başlamamış. Yeni sisteme karşı olan ana muhalefet partisi de yeni sistemin ne getirdiğini henüz tam anlamamışken, Almanya devlet televizyonu “HAYIR” kampanyasına destek vermek için Türkçe reklam filmi yayınlamaya başladı…
Almanya başta olmak üzere, tüm AB ülkelerinin sokak ve salonlarında her gün tüm dünyanın ‘Terör Örgütü’ olarak kabul ettiği örgütlerin bayrak ve flamalarıyla “HAYIR” kampanyası yapılıyorken; “EVET” kampanyası için giden seçilmiş/meşru siyasetçilerin programları meşru ve haklı hiçbir gerekçe gösterilmeksizin engelleniyor.
Hele iki gün önce Srebrenitsa’daki vahşi katliamdan hatırladığımız batı aklının basit taşeronu Hollanda’nın ülkemizin bir kadın bakanına yaptığı; siyasi, diplomatik, demokratik, ahlaki ve insani hiçbir teamülde yeri olmayan çirkin uygulama ister istemez herkese şu soruyu sorduruyor:
Sahi biz Türkiye’nin mi sistemini değiştiriyoruz yoksa Avrupa’nın mı!?
Ulusçu pencereden bakanlar için belki bu sorunun cevabı (ki şayet onurlu ise; İzzet ve şeref yoksunu, aklını bir örgüte ipotek vermiş, FETÖ’cü/Apocu/ Solcu şucu/bucu batı uşaklarını kastetmiyorum) Batı öğretileri çerçevesinde öfke ile karışık “Size ne?/bu demokratik değil!/ iç işlerimize karışamazsınız!” şeklinde olabilir.
Ancak, kendi medeniyet değerleri üzerine kaim, geçmişini bilen, milli/yerli/ümmet penceresinden bakanlar için öfkeye de yer yoktur; cevap da gayet basit ve nettir.
Evet, hatta biz sadece Avrupa’nın değil, Siyonizm’in kurduğu dünya sistemini değiştiriyoruz.
Çünkü biz, onların bizim ülkemizde kurduğu, bu sistem üzerinden bizi yönettiği ve kontrol altında tuttukları sistemi çöpe atıyor; kendi sistemimizi inşa ediyoruz.
Bu nedenle akıl sağlıklarını kaybediyorlar; 2 asırdır kendi elleriyle yapıp başka coğrafyalarda yiyip kendi coğrafyalarında taptıkları Demokrasi putunu artık kendi ülkelerinin başkentlerinde de alenen yiyorlar.
Bugüne kadar bizi hep (vesayet odakları) uşakları, ‘iyi çocukları’ üzerinden rahatça yönetiyor, yönetmedikleri zamanlarda da kurup besledikleri terör örgütleri üzerinden kontrol altına alıyorlardı.
15 Temmuz’da gördüler ki bu iş artık taşeronlar üzerinden yürümüyor, şimdi bizzat kendileri sahaya indiler. Bu daha başlangıç daha da çıldıracaklar.
16 Nisan’da haçlı/terör ittifakına karşı yapmamız gereken “EVET MÜHRÜNÜ KAĞIDA VURUR GİBİ DEĞİL, GAVURA VURUR GİBİ VURMAKTIR.”
Son olarak;
“Erdoğan, EVET çıksın diye AB ülkelerine bunları yaptırıyor” diyenler var ya, her ne kadar cevaba değer olmasalar da şu kadarını söyleyeyim: Senin AB’yi bile talimatlarıyla yöneten, istikamet veren bir Cumhurbaşkanın var madem; öp de başına koy ezik !
Selam ve dua ile…