İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez dünya bu denli tehlikeli bir eşiğe gelmiş durumda.
Akademisyenler, gazeteciler ve siyasetçiler, olası ‘Üçüncü Dünya Savaşı’nın senaryolarını dillendiriyorlar.
Savaş isteyen kim? Kısa bir cevap vermek gerekirse teolojik takıntılarını ve bağnaz hayallerini hayata geçirmek isteyen siyonist Yahudiler, silah tüccarları ve siyonizme göbekten bağlı ABD’li yetkin gruplar.
Hiç şüphesiz ‘köklü değişim ve yeni bir düzen’ savaş sonrasında kurulur. Fakat ABD-İsrail bloğu, daha çok düzenlerini tahkim etmek ve nihai hedeflerini hayata geçirmek için Orta Doğu’yu ateş çemberinde tutuyor.
Tablo iyi bir yere doğru gitmiyor.
İsrail 355 gündür Gazze’yi bombalıyor.
Çember, Batı Şeria ve Lübnan ile birlikte genişletiliyor.
İsrail’in Lübnan’a yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda 558 kişi öldü.
Bu süreçte İsrail, Lübnan civarındaki radyo frekanslarına girerek ve cep telefonlarına mesaj göndererek göçü teşvik ediyor.
38 bin kişi kuzeye göç etti bile.
İsrail’in Lübnan’da Litali Nehri’ne kadar olan toprakları işgal etmeyi planladığı gündemde.
Konu sadece Filistin ve Lübnan meselesi değil. Ürdün, Mısır, Suriye, İran ve Türkiye elbette konuyu yakından takip ediyor.
ABD’nin “Savaş büyümesin.” açıklamasından kastı, “sakin kalın ve kabullenin” demek oluyor. İsrail saldırabilir, işgal edebilir ve fakat “siz susun ve kabullenin” mesajı veriliyor.
İsrail ve ABD’nin büyük resimde ne yapmak istediği çok açık ve herkes bunu biliyor.
Fakat İsrail’in bu planı öyle basit bir konu değil.
‘Üçüncü Dünya Savaşı’ heveslilerini tatmin edecek derecede olay büyüyebilir ve artık Avrupa da topyekûn biçimde İsrail’e tam destek veriyor değil.
AB üyesi olan İspanya, Norveç, İrlanda ve Slovenya Filistin’i devlet olarak tanıdı.
Filistin, tarihinde ilk defa Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda sandalye sahibi oldu ve BM binası önüne bayrağı çekildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında yine hakikati en çıplak hâliyle ortaya koydu.
BM kurumsal çerçevede ontolojik anlamını korumak istiyorsa işlevselliğini yeniden hayata geçirmeli ve barışın tarafında durmalı.
BM, ABD’nin esaretinden kurtulmalı.
Etkisiz BM pratikleri bıkkınlık oluşturmuşken yeni bir sayfa açılmalı.
BM, 79 yıllık tarihinde ilk defa geleceğin zirvesini hayata geçiriyor.
"Daha Adil Bir Dünya İçin Reforme Edilmiş Bir BM" dünya barışı için iyi bir ihtimal.
Dilerim kötü değil, iyi kazanır.