Dizi-Film

DreamWorks' son tamamen ev yapımı animasyon filmi 'Vahşi Robot' bir ilke imza attı

DreamWorks'un en yeni filmi Vahşi Robot, stüdyonun tamamen ev yapımı animasyon tekniğiyle yapılmış son filmi olarak dikkat çekiyor. 2025 itibariyle, DreamWorks'un tüm filmleri Sony Pictures Imageworks gibi şirketlerle ortak animasyon çalışmaları yürütecek. Neyse ki, Vahşi Robot bu geçiş sürecinde stüdyonun ev yapımı üretimlerinin unutulmaz bir kuğu şarkısı olarak karşımıza çıkıyor.

Abone Ol

Mehmet Akif Çavdarlı – Diriliş Postası

Film, bir fırtına sonucu uzak bir adada mahsur kalan ve yalnızca hayvanların yaşadığı bu adada hayatta kalmaya çalışan bir robotu, Roz'u (Lupita Nyong'o) konu alıyor. Programlaması gereği kendisine verilen her görevi tamamlamak zorunda olan Roz, yanlışlıkla bir kaz ailesini ezerek öldürdükten sonra, geride kalan bir yavruyu evlat edinmek zorunda kalır. Roz, Brightbill adını verdiği bu yavruyu göç yolculuğuna hazırlarken, sürekli kendi programlamasına karşı bir mücadele vermek zorunda kalır.

Film, eleştirmenler ve izleyiciler tarafından muhteşem animasyonu, güçlü duygusal temaları ve Kris Bowers tarafından bestelenen göz yaşartıcı orijinal müzikleriyle övgü alıyor. Özellikle Lupita Nyong'o ve Pedro Pascal’ın seslendirdiği karakterler izleyicilerin beğenisini topluyor. Pascal, Roz’un ilk hayvan dostu olan ve yaramaz bir kırmızı tilki karakteri olan Fink'e ses veriyor. Filmi öne çıkaran bir diğer unsur ise doğayı betimleyiş tarzı. Hayvan karakterlerde gerekli seviyede insana benzeyen özellikler olsa da, film doğanın hem güzelliklerini hem de korkutucu yanlarını saklamıyor.

Doğanın gerçekçi tasviri

Genellikle çocuklara yönelik animasyon filmlerinde etçil hayvanlar böcek ya da balık gibi küçük canlıları yiyerek beslenir, ya da hiç et yemezler. Aslan Kral gibi örneklerde bile yırtıcı hayvanların başka bir hayvanı öldürdüğü sahneler nadiren görülür. Ancak Vahşi Robot, doğanın gerçekliğini en başından itibaren farklı bir şekilde ele alıyor. Filmin ilk beş dakikasında, Roz’un takip ettiği bir yengeç bir kuş tarafından kapılıyor. Daha sonra, güzel bir kelebek sürüsü gördüğünde, bir kuzgunun bir kelebeği yediğini ve ardından bir vaşağın kuzgunu yakalayıp başını kopardığını izliyoruz. Bu tür sahneler, filmin yırtıcıların kötü niyetle değil, hayatta kalma içgüdüsüyle avlandığını net bir şekilde gösteriyor.

Gerçekçi ve siyah mizahla dolu karakterler

Filmin mizahi yönü, özellikle Pinktail (Catherine O'Hara) adlı karakterle kendini gösteriyor. Tek başına birçok yavruyu büyütmeye çalışan bir opossum olan Pinktail, hayatın zorluklarına karşı oldukça duyarsızlaşmış bir anne. Tanıtıldığı sahnede, önceki yavru grubuyla şimdiki grubunu karıştırıyor ve bir yavrusu saldırıya uğradığında hemen yedi yavru yerine altı yavruya sahip olduğunu söylüyor. Neyse ki yavru hayatta kalıyor, ama Pinktail’in tepkisi yalnızca "yaşasın" oluyor.

Benzer şekilde, Fink de kendi türünden gördüğü zorlu ebeveynlik tarzının etkileriyle başa çıkmaya çalışan bir karakter. Roz, Brightbill'i büyütmeseydi, onun bir cılız yavru olarak ölmeye terk edileceği oldukça açık.

Doğa üzerine bir ders: Avcılar ve avlar değişmek zorunda değil

Filmin en dikkat çekici yönlerinden biri, hayvanlar arasındaki av-avcı ilişkisini değiştirmemesi. Filmin sonunda, Roz hayvanları birlikte hayatta kalmak için birleştiriyor, ancak yırtıcılar avlanmayı bırakmıyor. Saygı, doğalarına aykırı davranmalarını gerektirmiyor, ancak birbirlerini daha iyi anlıyorlar. Bu mesaj, doğanın zorluklarını dürüst bir şekilde ele aldığı için diğer örneklerden daha güçlü bir etki yaratıyor.

'Vahşi Robot', DreamWorks'ün in-house animasyonları için unutulmaz bir veda olurken, doğanın hem acımasız hem de zarif yüzünü cesurca ortaya koyuyor.