Balon adamlar vardır, yani adam şeklinde üretilmiş, şişirilince yaklaşık iki adam boyunda olabilen balonlardır bunlar. Çoğunlukla mağaza açılışlarında ya da başka eğlencelerde içine hava doldururlar ve kocaman birer adama döner. Ayakları bir zemine sabitlenir, rüzgârla sağa sola gider, el sallar, gülümseyen yüzüyle insanlara “Hoş geldin” derler. Bu beni hep düşündürmüştür. İçi dolu olmadan bir avuç balon gibiyken, içi doldurulunca ayağa kalkıyor ve artık yüzü gözü eli ayağı belli olarak, varlık sahnesine çıkıyor.
Her renge girersek kendi rengimizi kaybederiz
Bu durum beni birkaç yönüyle dikkatimi çekiyor. 1. Mutlaka bir zemine tutunmalısın, 2. İçin dolu olmalı. 3. Eğer için hava ile dolarsa, herkesin önünde eğilebilecek bir ego şişkinliği yaşarsın. Kendini herkese beğendirmek, onay alma ihtiyacı hissetmek, rüzgâr ne taraftan gelirse o tarafa eğilmek, sabit bir duruşu olmamak anlamına gelir. Oysa insanın bir duruşunun bir ağırlığının olması, ister İslâm inancına sahip olsun ister olmasın, her insanın taşıması gereken bir vasıf olduğunu düşünüyorum. Her insanın, kendisini ayakta tutan ve davrandıran bir inancı vardır. Bu inanç doğru kriterlerle oluşmuşsa, insanı dimdik durdurur ve bu uğurda bedel ödeyecek kadar sahiplendirir. Bu din olmalı, insanlık olmalı ve zararı engellemek ve faydayı artırmak adına yapılmalı. Her insanın onu hayata bağlayan, ona rengini veren, onu insan yapan kökleri olmalı. O kökten beslenip o kökten sağlam bir zemine tutunmalı.
Doğru bilgi ve doğru eylem; sağlam duruş demektir
Bu dünyaya daha iyiyi hatta en iyiyi yakalamak için geldik. “Duruşunuz duruş öğretir” sözünde kastedildiği gibi, temiz ve helâl gıdanın bedeni sağlıklı tuttuğu, gücüne güç kattığı gibi, oksijenin hayatı sürdürmemize vesile olması gibi, doğru bilgi de bizi hem Allah’a (cc) bağlar, hem bir duruş kazandırır. Hatta öyle ki, yürekten Allah’a (cc) bağlanmak, insanı o kadar derinden etkiler ki, değerlerine ters gelen bir durumda dünyaya meydan okuyabilir. Bu hem bir duruş, hem bir iş tutuş biçimi, hem de bir iç yapılanmadır. Yüreğini inancına bağlamak, kalbinin atışlarını Rahman’ın (cc) emrine göre dualarla desteklemektir.
Dolu olmak, aynı zamanda derinleşmek demektir.
Derinleşmek ise, hayatın anlam arayışına cevap verecek hikmetle buluşmaktır. Sadece, ahlâkını Yaradan’ımızın (cc) istediği, Peygamber efendimizin (sas) yaşadığı gibi yaşayabilmek için, durup dinlenmeden hikmetin ve hakikatin peşinde, ömür boyu yolcu olabilmenin adıdır. Bu, bize kodlanan esma’ların açığa çıkabilmesi, her doğru adımda yeni hakikat pencerelerinin açılması demektir.
Dolu dolu yaşanacak bir ömür için Rabbimize (cc) dua niyetine.