Son günlerde ekonomimizin pek de alışık olmadığı durumlarla karşı karşıya kalıyoruz.
Seçim sonrasında dövizin yükseleceği yönündeki beklentiler, ekonomik yapının içerisindeki her kesimin ilgisini çeker bir niteliğe kavuşmuş durumdadır.
Öyle ki bu beklenti, seçimin ikinci tura kalması hâlinde aradaki 15 günlük süre zarfında bile ciddi yükselişlerin olacağı yönündedir.
Uzun zamandır 18,70 seviyelerinde seyreden dolar kurunun son birkaç hafta içerisinde 19,40 seviyelerine hızla yükselmesinden sonra piyasada uygulanan serbest piyasa kuru ile Merkez Bankasının uyguladığı kur arasındaki makas, maalesef ki her geçen gün açılmaktadır.
Bu açılma bugünlerde 1 TL civarlarında olduğundan piyasalarda özellikle döviz girdi maliyetleri yüksek olan işletmelerin sıkıntılı bir süreç ile karşı karşıya kaldığına şahit oluyoruz.
Uzun zamandan beridir Türkiye’de döviz kurları arasındaki makasın bu kadar açıldığı görülmemiştir.
Seçime yaklaşık 17 gün kaldığını varsaydığımızda bir de cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kaldığını düşündüğümüzde yaklaşık 3 günlük sürede böyle bir makası ekonominin kaldırması çok da kolay olmayacaktır.
Özellikle ithal ürün veya ham madde getirip ülkemizde satan işletmelerin, bundan önce Merkez Bankası kuru uygulayarak sattıkları ürünlerini serbest piyasa kurundan satmaları pek de mümkün gözükmemektedir.
Hatta seçimden sonra bile kurlar arasındaki makasın hangi boyutta olacağını şimdiden kestirmek çok da mümkün değildir.
Belirsizlik ortamının ekonomilerin önündeki en büyük engel olduğu gerçeğinden hareketle bu ortamdan bir an önce kurtulunması, ekonomik yapının güçlü olabilmesi anlamında son derece önemlidir.
Birçok ülkede dolar fiyatı son dönemde düşerken ülkemizde yükselmesindeki en büyük etken, dolarizasyona olan ilginin artmış olmasıdır.
Aslında kendi para birimimize olan yönelimin artması yönünde icraatlar ortaya koymamız gerekirken maalesef dolara olan yönelimi artırıcı yaklaşımlarda bulunmamız, durumun bu noktaya gelmesindeki bir başka önemli faktör konumundadır.
Bunların yanında, ihtiyaç olan doların bankalar tarafından karşılanamaması sebebiyle serbest piyasadan dolar ihtiyacı karşılanmaya başlanıldığı için makas da açılmaya devam ediyor.
FED doların basımını artırarak tüm dünyaya dolar yayarken ülkemizde doların yükseleceği beklentisi, talebi patlatıyor.
Bankalar döviz mevduatlarının TL’ye çevrilmesi yönünde müşterilerine baskı yaptıklarından bankalarda bulunan döviz miktarları da her geçen gün gerileme eğilimine girmiş durumdadır.
Beklenti, birikimleri dolara kaydırmış olduğundan bir an önce kurun yükseleceği beklentisinin sona erdirilmesi, ekonominin güçlü bir şekilde yoluna devam edebilmesi yönünden çok ama çok önemli bir konudur.
Ayrıca ekonominin özellikle dış borçlarla büyümesi yerine verimliliği artırıcı bir ivmeyle yol almasının önü güçlü bir şekilde açılmalıdır.
İthalata dayalı bir ekonomi modelinden ihracata dayalı bir ekonomi modeline hızlıca geçiş yaptığımızda piyasada döviz bolluğu ortaya çıkacak ve bu durumda da döviz kurları daha az oynak bir yapıya bürünmüş olacaktır.
Dolar makasının daralması ve ekonominin daha stabil bir yapıya büründürülebilmesi için ülkemizin seçim atmosferinden bir an önce kurtulması gerekmektedir.
Pek tabii seçimden sonra izlenecek ekonomi politikalarının söz konusu süreçte arz ettiği önem, hiç de azımsanmayacak düzeydedir.