Gönlü kırık insanların çağında yaşıyor. Kimse hiçbir şeyden memnun değil ve herkes kırıklıklarını taşıyor sinesinin bir yerinde. Belki de bu yüzden pek çoğunun beli bükük. Oysa biraz dursak ve dinlensek biraz, anlatsak ve anlasak, çare bulsak ve çare olsak bu yük hafifleyecek yükümüz, sızılarımız geçecek, ağrılarımız azalacak ya da en azından bir teselli bulabileceğiz.
...
Herkesin kendince bir derdi var bu dünyada. Kimi çevirsek “bir dokun bin ah işit kâse-i fağfurdan” fehvasınca belki saat be saat bize derdini anlatıp da duracak. Ah bir söylemeye başlasa herkes hiç durmadan efkârlı şiirler okuyacak. Ama işin kötü tarafı kimsenin ne o şiirleri okumaya ne de bir başkasının okuduğu şiiri dinlemeye vakti bile yok.
“Derdimiz dünya olmuş” demeye getiriyorum aslında cümlenin sonunu. Dünya bize dert olmuş ve bunca bir derdi taşımak boşa hamallık etmekten başkaca bir şey değil. Zira dünya bitecek olanların en kesini, hayat sonu mutlak bir hakikat. Bu kadar eksik ve bu kadar sonlu bir şeyi bunca dert etmek bizim gibi yani insan gibi içinde sonsuzluğu taşıyan bir varlığa yakışmıyor ki hiç. Ama yaşamak da böyle bir şey işte.
“Dünya madem fanidir; değmiyor alaka-i kalbe” sözündeki hakikati düşünüyorum bir hayli zamandır. Kendimce bir şeyler de buluyorum, kendime söylüyorum ve hatta bazen uyguluyorum. Ama sonra unutuyorum hepsini. Zira insan nisyan ile maluldür, onu da biliyorum.
...
“Gönül” Türkçe bir kelime. Aslı “könül” diyorlar. Orhun yazıtlarında geçiyor; gözden yaş gelse gönülden ağıt gelse diyor. Göğüs ile bir bağı bağlantısı olduğu düşünülüyor. Ama işin garip tarafı bedende olmayan, bulunmayan bir yerin adı bu gönül. Kalp ile aynı kelime değil yani. Ve başka bir dilde de gönlün karşılığı bulunmuyor. Yani biz neyi gönlümüze sığdırıyorsak başka bir yerde ve başka bir dilde onun sığacağı bir yer yok.
Sözlükler eş anlamlısının “kalp” olduğunu söylüyorlar; yalan. Kalp ve gönül aynı şey değil. Gönül bir et parçasının içine sığmayacak kadar büyük ve manalı. Kalp ise sol yanımızda kan pompalayan bir organ. İçine ne sevgi ne merhamet ne aşk ne de muhabbet sığabilir. Ama yine de zaman içinde gönül ve kalp aynı manada da kullanılır olmuşlar.
...
Eski bir şarkıda “dokunma kalbime, zira çok incedir, kırılır” diyor. Doğru da söylüyor gönlü nazik olanlar var ve kırık bir kalbi taşımak öyle kolay iş de değildir. Ve hem kırmak birinin gönlünü ne büyük vebal ne ağır azaptır.