Zulüm her nerede ise en fazla o yanımız acıyor.
Zalim zulmettikçe azgınlaşıyor, azgınlaştıkça zulmünü artırıyor.
İnsanların ellerinden, insanca ve özgürce yaşayabilmek, inancını uygulayabilmek, dilini konuşabilmek, düşüncesini ifade edebilmek gibi en doğal insan hakları kolayca alınabiliyor.
Zulme uğrayanların ne dini, ne dili, ne inancı, ne yaşam tarzı, ne de dünya görüşü önemli.
Değil mi ki mazlum, değil mi ki haksızlığa uğruyor yanında durulmalı, destek olunmalıdır.
İnsanlık da, adil olmak da bunu gerektirir.
Bunu en fazla güçlü ülkeler yapmalıdır.
Bir ülkenin güçlü olması, sahip olduğu, elde ettiği kaynaklardan daha çok, dünyadaki haksızlık, adaletsizlik ve zulme karşı nasıl tavır takındığı ile ilişkilidir.
Bugün dünyanın farklı ülke ve bölgelerinden zulüm haberleri gelmeye devam ediyor.
Bugün en fazla müslüman azınlıklar zulme uğruyor.
Doğu Türkistan’daki müslümanlara yapılanlar bunlardan bir tanesi.
Müslüman Uygur Türklerine zulüm sessiz sedasız devam ediyor.
Güçsüzler, mazlumlar zulüm altında inleseler de seslerini duyuramıyorlar.
Kendi kaderlerine terkedilmişler adeta.
İnsan hakları, özgürlükler, adalet, hak ve hukuktan bahseden güçlü ülkelerin Doğu Türkistan’da yaşananlar karşısındaki sessizliği ne kadar iki yüzlü olduklarını açıkça ortaya koyuyor.
Bugünün dünyasında, güçlü ülkeler insafsız, güçsüz ülkeler sessiz.
Bugünün dünyasının, yeryüzünün hangi coğrafyasında olursa olsun zulme uğrayanlara kol kanat gerecek, zalimin zalimliğine mani olacak güçlü ülkelere, güçlü birliklere ihtiyacı var.
Küresel güçle güç yarışına giren, dünyanın süper gücü olma hayali kuran ülkenin başbakanı Sincan’da terör ve bölücülükle mücadelede merhamet gösterilmemesi konusunda kararlı açıklamalarda bulunmuş.
Doğu Türkistanlı mazlumlara hayat hakkı tanımamaya devam ediliyor.
Yüzbinlerce insanı eğitim verme ve rehabilite etme maksadıyla toplama kamplarında asimile ediyorlar, farklı işkence ve zorlamalara maruz bırakıyorlar.
Dinleri, dilleri, kültürleri yok ediliyor.
Özgürlükleri ellerinden alınıyor.
Dış ülkelerdeki Uygur Türkleri ülkelerine dönemiyorlar, sevdiklerine ulaşamıyorlar.
Çin, ABD’nin 11 Eylül saldırıları sonrası terörle mücadele bağlamında yürüttüğü faaliyetleri örnek göstererek yapılanları aynen o şekilde terör ve bölücülükle mücadele olarak tanımlıyor.
Farklı dinlere, kültürlere, inançlara, yaşam tarzlarına tahammülü olmayanların, yok etmek istediklerini terör ve bölücülükle suçlaması yaptıkları gayri meşru yaptırımları, zalimliklerini örtme, yapılanları meşru gösterme çabasından başka birşey değildir.
Güçlerini güçsüzleri ezerek kullanan hiçbir devletin akıbeti hayır olmamıştır, olmayacaktır.
En büyük güçsüzlük ise zulüm karşısında sessiz kalmaktır.