Doğu Türkistan neyimiz olur?

Abone Ol

Bu sorunun cevabını, binlerce kilometre öteden ardında namlusunu kendine doğrultmuş zebanilerden gizlenerek kaçan, kimi zaman sınır boylarını evladı sırtında yürüyerek geçip Anadolu’ya ulaşan Uygurlar’dan daha iyi kim bilebilir?

Yeryüzü daralıp, gök adeta üstlerine çöktüğünde; bugün Uygurları Çin’le sürdürdükleri ekonomik kavganın bir argümanı gibi kullanan Batılı devletler kapılarını yüzlerine çarptığında kollarını daima şefkatli bir ana gibi açan Türkiye’ye bu soru sorulur mu?

TÜRKİYE UYGURLARIN ÖZGÜR VATANI

ABD, Afganistan’ı işgal edip, yüzyılın en utanç verici işkencelerinin işlendiği Guantanamo’ya dünyanın her köşesinden Müslüman avlayıp koyduğunda Uygurlar da bu hayasız akından nasiplerini almışlardı. Yıllar sonra, pek çoğunun haksız yere hapsedildiğine ABD mahkemeleri karar vermiş, her ülke kendi vatandaşını çekip almıştı bu işkencehaneden: Bir tek Uygurlar hariç. Çünkü onların gidecek özgür bir vatanları yoktu. Türkistan’a gitmek isteseler, Çin daha sınırda iken infaz ederdi. Dünyanın hiçbir ülkesi Uygurları kabul etmedi. Kimse Çin ile arasının bozulmasını istemedi. Bir tek Türkiye, bir yandan Batı’yla kavga edip, diğer yandan Rusya ile husumet içindeyken, dünyanın bir başka ekonomik devi Çin ile de kavgayı göze alıp Uygurları selamete ulaştırdı.

Doğu Türkistan, Çin’in sınırları içerisinde özerk bir bölge. Çin’in en kıymetli tarım arazilerinin bulunduğu bu bölgeyi Çin Devleti’nin boyunduruğunu kabul eden bir Uygur yönetiyor. Tıpkı, 2000’den bu yana Çeçenistan’ı, Rusya’nın boyunduruğunu kabul eden bir Çeçen kuklanın yönettiği gibi. Bugün devletimizin kaybettiği ilk toprak olan Kırım, Tataristan, Çerkesya ve Başkurdistan gibi pek çok Müslüman toprağı da Rusya’nın kontrolünde. Bu topraklarda yaşayan Müslüman halklar, bağımsızlık talebinde bulunmadıkları sürece yaşamlarını sürdürüyorlar. Tıpkı Çinli Müslüman topluluk Huiler gibi.

BATI'NIN HİMMETİ KİME SAADET GETİRDİ?

Gerçekten Türkistan’ın bağımsız olmasını mı istiyoruz? 30 milyonluk Uygurların 1,5 milyar nüfuslu Çin’e karşı savaşmasını mı istiyoruz? Afganistan, Veziristan ve Suriye'den sonra Türkistan'ı da birileri yeni hesaplaşma alanı haline getirmeye çalışıyor.

Batı’nın Çin ile egemenlik savaşında Uygur kardeşlerimizi kullanmasına alet olup, birilerinin harladıkları ateşte daha fazla yanmaları için bir odun da biz mi atacağız? Bugün kameralarını Türkistan’a çeviren BBC, CNN gibi Batı’nın emperyal araçları Çin’den istediklerini alıp, ekranlarını kapattıklarında, geride kardeşlerimizin cesetlerinden oluşan bir dağ kalacak, farkında mısınız?

Bugüne kadar tek bir Uygur’un gözyaşını silmeyenler, şimdi sosyal medyada Doğu Türkistan için ağıt yakıyorlar. Çeçenistan’da binlerce Müslüman’ın kanı üzerinde saltanat kuran Putin’in kuklası Kadirov’un yağlı sofrasında Türkistan mesajları paylaşanların samimiyetine neden güvenelim? Afganistan’ın 20 yıldır ABD işgalinde olmasına bigane kalıp; Irak’ın 18 yıldır İran işgalinde olduğunu ancak Suriye’de 1 milyon Müslüman’ı doğradığında fark edenlerin bu sahte göz yaşlarına neden kanalım?

Bunları neden mi yazıyorum? Bazı kendini bilmezler, Türkistan davasını daima partiler üstü görüp, bir devlet politikası olarak sahiplenen merhamet yurdumuz Türkiye’ye haksızlık yapıyorlar da ondan. Bazıları Türkistan’ın doğusunun 1934’ten bu yana Çin’in işgali altında olduğunu yeni öğrenmiş olabilir. Fakat bu topraklarda ne devlet, ne de Türk’ün asla prangaya boyun eğmeyeceğini bilen millet bu esareti unuttu.

Eğer Uygur diasporası Batılı devletlerin Çin'e duydukları husumeti kendileri için avantaja çevirmek istiyorlarsa, bu elbette anlamlıdır. Doğru bir strateji de olabilir. Öyleyse eylemlerin Paris'te, Londra'da, New York'ta yapılması gerekmez mi?

Çin Komünist Partisi’nin Doğu Türkistan’da yürüttüğü asimilasyon politikasına karşı sesimizi yükseltmek boynumuzun borcu. Fakat bunu yaparken, Uygurların dünyadaki tek gerçek dostu Türkiye’yi yıpratmak, Batı’nın arayıp da bulamadığı şeydir.