Artık günümüz dünyasında, düşünebilme becerisinin “geliştirilmesine” çok önem verilmektedir.
Bunun temel nedeni; teknolojik gelişmeler ve şehirleşme neticesinde, insana düşünebilecek yeterli zamanın kalmamasıdır. İnsanlar daha çok elektronik eşyalar (televizyon, telefon, internet vb.) gibi teknolojik cihazlarla zaman geçirmekte olup, düşünme ve düşünmeye bağlı olarak üretme, değerlendirme ve doğru sonuca ulaşma becerilerini geliştiremiyorlar.
Hatta bu hususta ülke insan olarak düşünebilen insan yetişebilme hususunda da bayağı gerilerde olduğumuz söylenebilir. Yani düşünme becerilerimizi geliştirme konusunda “yerimizde” sayıyoruz.
Aslına bakacak olursanız, uluslararası sınavlarda başarılı olacak, öğrenciler yetiştiremiyoruz. Teknoloji arenasında üretim yapamayan, kültür ve sanatta yeterli gelişim sağlayamayan bir ülke olmamızın yanında; dünya standartlarına uygun “markalaşma” gibi süreçlerde de gelişimler gösteremiyoruz.
Çünkü yeterince “düşünmüyoruz”.
Hayatımızda her şeye vakit ayırmaya çalışan günümüz insanı, bir konu üzerinde kendisini, inat ve sabırla düşünmeye zorlamıyor.
Düşündüğünü sanmakla gerçek anlamda düşünmek aynı şey değildir. Gerçek anlamda düşünmek, gün içinde olup bitenler hakkında konuşmaktan öte bir şeydir. Bir doğuş sürecidir ve hayatımıza mana ve anlam katarak yön verir. Bugün ülkemizdeki tüm eğitim ve bilimsel anlamda beklenende, sorgulama ve öğrenme becerilerinin kazandırılmasına yöneliktir.
Düşünmenin gerçek olabilmesi için mutlaka veri ve bilgiye odaklı olmak zorundadır. Bir konu hakkında sürekli konuşmak günlük hayatımızın klasik davranışlarındandır. Ancak aklımıza gelen her şeyi söylemek gerçek anlamda düşünmek asla değildir. Biz her filtrede gerçek düşünme kalitesinin kullanılmasından yanayız.
Belirli bir sisteme ve düzene bağlı olan, tutarlı ve mantık çerçevesinde birleşmesi esastır. Bir çeşit gerçek düşünce, sonucu muhakkak belirli birikimlerin üzerine yeni bir şeyler inşa etme neticesini doğurur/ doğurmalıdır.
Biz; geçmişten gelen verilerle, yeni verileri birleştirip, gerçeğe dair farkındalıklarımızı oluştururuz. Gerçek düşünmenin amacı, belirli bir şeyi anlamak, bir problemi çözmek, bir süreci geliştirmektir.
Bir ülkenin gelişmişliği, o ülkenin gelişmiş insan sermayesinden geçer. Ne kadar gelişmiş ve entelektüel insana sahipse, o derece zengindir.
Ülkemizin geçmişine bakıldığında, dünyanın en iyi üç medeniyetinden ( Büyük İskender, Roma ve Osmanlı İmparatorluğu) birisiyiz. Bu topraklar büyük insanlar, âlimler, sanatkârlar yetiştirmiştir.
Ama üzülerek söylüyorum ki, güç geçtikçe bunların sayıları azalmaktadır. Biz ülke insanı olarak gelecek nesilleri iyi bir eğitim sisteminin yanında, düşünce sistemi gelişmiş bireyler yetiştirmemiz gerekiyor. Körü körüne inanmayan, sorgulayan, geliştiren ve çok yönlülüğü olan insanlar yetiştirmemiz gerekiyor.
Yarın Türkiye olarak, dünya arenasında ileri teknolojik ürünler geliştiren markalara sahip, sanat ve bilimde ilerlemiş bir ülke olabilmemiz için, bugün “ gerçekten düşünmemiz” gerekiyor.
Sözlerimi ünlü düşünürlerin “düşünme” üzerine sözleriyle sonlandırıyorum.
Düşünmeden öğrenmek yitirilmiş bir emektir. Konfüçyus
İki şey dünyaya hükmeder; biri kılıç, diğeri düşünce. Kılıç, eninde sonunda düşünceye yenilir. Napoleon Bonaparte
Başkalarının düşüncelerine göre hareket edeceksek kendi düşüncelerimizin ne anIamı kaIır. Oscar WiIde