Niyet; bütün zihinsel sistemlerin yöneticisidir. Duygu ve düşünceleri o yönetir, insanın nasıl davranacağını da o belirler. Niyet değişince insanın kimyası değişir. Düzelme de bozulma da niyetle başlar. Niyet adeta navigasyona yazılan adres gibidir. Ne taraf gidersen git, senin yolunu niyetine çevirir. Kişinin niyeti kendisini korumaksa, düşüncesi ve sözleri o tarafa yönelir, cümleler ona uygun kurulur. Bahane aramaksa, seçici algımız emre amade beklemektedir ve hemen bulur. Eğer niyetimiz hayatın var edicisi, sahibi, yöneticisi ve insanı o hayatın en şereflisi olarak yaratan Allah’ı (c.c) memnun etmek ve ona göre düşünmekse, bu seferde bütün sistemler buna uygun çalışmaya başlar.
Niyetimiz ne olursa olsun, bilgi dağarcığımızda ne varsa zihin onu kullanır. Yetersiz malzeme, iyi bir işçilik bile olsa, eksik bir netice anlamına gelir. Bizi niyetimize ulaştıracak, doğru bir yol ve yolculuk tercihi yaptıracak şey, Allah’ın (c.c) izniyle, ne kadar doğru bilgi taşıdığımızdır. Doğru bilgiyi edinme azmi, niyetin gücü kadardır. Doğru bir niyet için doğru bilgi edinme çabası, insanın ömrünü kuşatacak kadar uzun soluklu bir süreçtir çünkü devamlı olma zarureti vardır. Arabanın benzini, midenin gıdası, gözün ışığı, soluduğumuz hava gibi devamlı olmak zorundadır. Sistemin gıdası aksarsa, yol ve yolculuk ta aksar, yolda kalırız. Bozuk gıda alınırsa, yanlış bilgi, katkılı benzin, kirli hava gibi sistemi bozan unsurlar devreye girerse, her sistemin kendi akışı bozulur ve gıda zehirlenmesi yaşar. Bu gıdalar tamamen kesilirse, sistem ölmemek için ne bulursa kullanır. Dolayısıyla,bir işin düzgün bir şekilde elimizden çıkması için, niyet, doğru bilgi, metot, gayret ve sebat beşli sistematiğine ihtiyacımız var. Bu anlayışa göre, olaylar karşısında nasıl düşünürsek doğru olur?
Kendisini koruyan insan tavrı.Karşısındakini koruyan insan tavrı. Bu çoğunlukla ilişkiyi düzgün tutacağı için aynı zamanda şahsın kendisini de koruyacak olan tavırdır.Kendisini koruyan insan tavrı; çocuk etrafı dağıtmıştır, yaşı iki buçuktur. Anne dağınıklığı görünce sinirlenir,
Ben sana bu odayı dağıtma demedim mi? Daha biraz önce topladım bu oyuncakları, şimdi çabuk topla bakalım ve kutusuna koy.
İki buçuk yaş, oynama, dağıtma ve evin bütün bölümlerini istediği gibi, hatta inadına kafasına göre kullandığı bir yaş dönemidir. İnatlaşmak ve anneyi çıldırtmak için tetikte bekleyen onlarca tuzağı vardır. Ergenlikten sonraki en çetin dönem denilen bu yaşta, anne babanın çocuğun gelişim basamaklarına uygun davranması, bu dönemin daha sağlıklı ve rahat geçmesi açısından çok önemlidir. Bizim doğru davranmamız o dönemin sorunsuz geçeceği anlamına gelmez fakat hem biz anne babalar sakin ve huzurlu kalarak yıpranmamış, hem de zor bir dönem geçiren çocuğumuzu anlayarak, onun doğru etkileneceği bir tavır takınmış olmuş oluruz. Bu doğru tavır, olabilecek diğer pek çok arızayı da ortadan kaldırır. Biz yanlış bir tavra alışmamış, çocuğumuzda içindeki krize yenilerini eklememiş olur. Sağlıklı bir tutum, gelişimin en üst basamaklarına kadar gelişmesi için çocuğa yol açmak, zemin hazırlamak anlamına gelir. Peki bu örnekte doğru tavır ne olmalıdır?
Haftaya devam edecek.