Dün yayınlanan “Büyük Kongrelerin En Coşkulu Partisi ve Mursi” başlıklı yazımda da belirttiğim üzere AK Parti’nin bu 5. Büyük Kongresi’nde verilecek mesajların, söylenecek yeni sözlerin neler olacağı merakıyla Ankara Arena’ya sabah saatlerinde adeta koşturdum. Sayın Davutoğlu tam da belirtildiği gibi saat 10.15 sularında alana ulaştı ve dışarıda bekleyen kalabalığa her zaman olduğu gibi heyecan düzeyi yüksek bir selamlama konuşması yaptı. Ardından Sare Davutoğlu hanımefendiyle birlikte salona girdiklerinde muhteşem bir şekilde karşılandı ve tüm salonu kurulan podyum üzerinden dolaşarak selamladı. Hakikaten coşku anlamında önceki kongreleri pek de aratmayan ve hatta kimi zaman ötesinde olduğunu sandığım bir coşku seli tüm salona hakimdi.
Divan başkanlığını Bekir Bozdağ’ın yapacağının açıklanmasından sonra, üyelerin isimleri okunurken özellikle AK Gençlik’in Abdurrahim Boynukalın’a gösterdiği ilgi ve tezahürat oldukça dikkat çekiciydi. Bekir Bozdağ yaptığı açılış konuşmasında verdiği mesajlarla aslında merakla beklediğimiz ve sonrasında hiç kimseden de duyamadığımız bu kongreye ilişkin ana temayı belirleyecek “sözü” söylüyordu: “Doğal liderimiz Erdoğan’a ve ideallerine, bizlere emanet ettiği 2023 hedeflerine ve gösterdiği yolda yürümeye, ilk kez sensiz katıldığımız bu kongrede…”
Davutoğlu’nun kongre konuşması öncesinde Kurucu Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önceki kongre konuşmalarından kesitler içeren kısa film izletilirken salondaki heyecanın arttığını açıkça görebiliyorduk. Bu, vefa gereği olmakla birlikte aynı zamanda parti anahtarının orijinalinin Erdoğan’da olduğu gibi bir anlam da taşıyordu.
Genel Başkan Ahmet Davutoğlu konuşmak üzere kürsüye gelmeden önce, geçen bir yılı anlatan ve Erdoğan-Davutoğlu dava arkadaşlığını vurgulayan kısa bir gösterimde bulunuldu. Beklenen an gelip Davutoğlu sahneye çıktığında ise salon coşkusu, tezahüratlar, heyecan zirveye ulaşmıştı. Her zaman olduğu gibi Davutoğlu müthiş bir giriş yaptı ve tüm salon dakikalarca ayakta alkışladı. Coşku muhteşem ötesine ulaştı bir ara, gençler susmak ve durmak bilmiyorlardı ve Davutoğlu zaman zaman konuşmasını kesip onların sloganlı tezahüratlarına mukabele ediyordu.
Sayın Davutoğlu, son derece yüksek ve etkileyici bir heyecanla şehitlerimizi anarak ve tüm salonu onların ruhlarına Fatiha okumaya davet ederek başladı konuşmasına. Milli birliğin önemine çokça vurgu yaparak, terörle mücadelede gösterilen kararlılığı sık sık dillendirerek, AK Parti’nin mücadelelerle geçen tarihini ve göğüs gerilen zorlukları, atlatılan badireleri hatırlatarak konuşmasına devam eden Davutoğlu, AK Parti iktidarları döneminde gerçekleşen ve başlayıp gerçekleşecek projeler gibi pek çok şeyden söz etti. Konuşmasının sonlarına doğru, 1 Kasım seçimlerinde tüm teşkilatların çok çalışmasının önemini dile getirip teşkilatlardan söz aldı.
Kısaca ifade etmek gerekirse, AK Parti 5. Olağan Kongresi coşku açısından muhteşem, ancak daha önceki yıllarda alıştığımız gibi parti adına yeni hedef, proje, siyaset ve söylem perspektiflerinin miladı sayılmak anlamında ise ortaya net bir şey; motto, motivasyon koyamıyor gibiydi.
Bilmiyorum, Sayın Davutoğlu Ankara kulislerinde de çokça fısıldandığı gibi acaba MKYK üyelerinin belirlenmesi konusunda bazı sıkıntılar yaşamıştı da, bu konu üzerine yeterince kafa mı yoramamıştı diye düşünmeden edemiyor insan. Hayır, yanlış anlaşılmasın; tabii ki konuşması, değindiği konular, tarzı, samimiyeti asla tartışılmazdı yaptığı konuşmanın. Ancak çoğu önceden de söyleyegeldiği sözlerdi. Hikmet ve bilgelik dolu, milleti kendi kimliğiyle buluşturup ihya eden çok güzel sözler… Ama, hani bir çıta yükseğe taşımak anlamında yeni bir şey duymadık. Belki de yeni bir şey kalmamıştır denilebilir; ama ve her zaman olmak zorundadır. Şayet ortada işte o “yeni şeyleri bulmak” gibi bir sorun varsa, asıl risk de işte budur!…
Bir de MKYK listelerinin bir gün öncesinden basında yer alması meselesi var. 30 isim yayınlanmıştı dün ve zerre miskal şaşmadı o liste. İşte, bu bir ilk AK Parti kongreler tarihinde.
Hasıl-ı kelâm, bu kongrenin ana teması Erdoğan’a bağlılık bildirmek olarak anlaşılabilir. Ancak anlamadığım şey neden olduğu? Bugün o salonun içinde ve dışında bulunan on binlerin ve acaba ne diyecekler heyecanıyla televizyon başında bekleyen hiçbir AK Parti’linin başından beri Erdoğan’ın “Doğal Reisliği” konusunda hiçbir itirazı yoktur ve olmaz…
Aklımdaki ve cevabını bulamadığım soru hakikaten şu: 1 Kasım seçimlerine bunca az vakit kalmışken, yeni bir şey söylemeyecekse parti, bu kongreyi yapmanın anlamı ne? Kimse alınmasın ama “’İlk Günkü Heyecanla!..” sloganı sadece bir temennidir ve biraz da söyleyecek başka sözünün kalmadığına delalet eder.
Şahsi kanaatim, yeni sözler söylemek ve heyecan verici ufuklar çizmek konusunda asla kilitlenebileceğine ihtimal vermediğim Davutoğlu Hoca’nın bilmiyorum nedendir ancak, kafası pek rahat değil gibi.
Bu kongreden anladığım biraz da bu olmuştur…
Selam ve duayla…