Dinmeyen acı: Başbağlar Katliamı

Abone Ol

Dün Başbağlar Katliamı'nın 30. yılını hüzünle geride bıraktık. 30 yıldır yazı yazdığım her gazetede, 5 Temmuz’dan sonraki ilk yazımda bu katliamı anlattım…

Yazdığım her yazının başlığını değiştirsem de yaşanan acı hiç değişmedi…

Hissettiğim öfke ve acı hiç dinmedi!

Ben unutmadım, gelecek nesiller de unutmamalı…

Bu katliamın arkasındaki siyasi zihniyeti…

Eli kanlı terör örgütünü unutmaması için…

30 yıldır yazıyorum, yazmaya da devam edeceğim.

Böyle acıların bir daha yaşanmaması…

Böyle katliamların arkasında olan siyasilerin, devleti ele geçirmemesi için benim yazmam…

Halkın da unutmaması gerekiyor!

Yoksa bu terör örgütü fırsatını bulduğunda aynı katliamları yapar; destekçisi siyasi partiler de arkasında dururlar...

1993’de olduğu gibi!

O dönem Türkiye’yi DYP ile birlikte SHP (CHP) yönetiyordu. SHP’den (CHP) cesaret alan “azgın azınlık”; İslam’a, Kur’an’a, Müslümanlara her türlü hakaretlerde bulunuyorlardı.

2 Temmuz 1993’de de İslam’a ve Kur’an-ı Kerim’e hakaretler eden Aziz Nesin’i, Sivas’a gönderip milleti provoke etmesiyle çıkan olaylarda 37 kişi öldü.

TERÖR ÖRGÜTÜ MADIMAK’IN İNTİKAMINI MÜSLÜMANLARDAN ALDI

Sivas’taki olaylardan üç gün sonra, 5 Temmuz 1993’de Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünü, akşam ezanı okunurken PKK terör örgütü bastı…

Kadın, yaşlı, çocuk, genç demeden 33 Müslüman’ı cami önünde toplayarak kurşuna dizdiler!

Katliamı yapan terör örgütü yayımladığı bildiride, “Bu, Madımak’ın intikamıdır” diyerek devlete ve Müslümanlara olan kin ve nefretlerini kustu…

Bir otele karşılık, bir köyü yaktılar. Madımak’a ağlayanlar, Başbağlar Katliamı'nın adını dahi anmıyorlar.

Müslümanlar, kanları ve canlarıyla aldıkları ve vatan yaptıkları topraklarda hep sahipsiz ve garip kaldılar.

Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi; “Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya / Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!”

Başbağlar davasının emekli hakimi, yıllar sonra bu sahipsizliği ve garip kalmayı şöyle anlatacaktı; “Başbağlar davası sahipsiz kaldı. İzmir’deki duruşmalar sessiz, sakin, eylemsiz yapıldı. Davalar sessizce görüldü. Kimse sormadı, ‘arkadaş, bu davanın soruşturmasını nasıl bir başçavuş yapar’ diye. Kimse adliyenin önünde pankart açmadı, slogan atmadı. Sonuç da bu oldu. Bakın diğer davalara. Kadın, kız, çoluk çocuk adliye önünde nöbet tutuyorlar…”

Evet dün de sesimiz duyulmuyordu, bugün de duyulmuyor. Ancak ben yazmaya, duyarlı çok az sayıda aydın ve siyasetçi de millete bu acıyı unutturmamak için mücadelemize devam edeceğiz…

Unutma!

Başbağlar, 5 Temmuz 1993’de, 33 Müslümanın terör örgütü tarafından kurşuna dizildiği katliamın adıdır!..

Unutma!

Terör örgütü onları, “samimi” Müslümanlar olduğu için kurşuna dizdi!

İslam Mecmuası’nda birlikte çalıştığım ve bu katliamda şehit edilen Ali Taşdelen ve diğer şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun…