Diliniz hangi dine mensup?!

Abone Ol

Alfabe ile ümmetten koparılan Türklerin din dillerini de değiştirmek için ‘Öz Türkçe’ adı altında bir operasyon yapıldı ve içinde ‘ALLAH’ lafzı geçen her kelime ve cümle “Arapça kelimelerin def’i” adı altında Türkçeden çıkarıldı ve yerine köksüz anlamız Allah’sız kelimeler ikame edildi.

Bir milleti var eden, yaşatan ve birlikte tutan en temel husus ‘Dil Birliği’dir. Dil birliğini sağlayan yegane husus da hiç şüphesiz ‘Alfabe Birliği’dir. Ancak milletler için bunlardan da daha önemli olan ise ‘Din Dili’dir.

İnsan hayatının her saniyesini düzenleyen yaşamı bir disipline ve nizama bağlayıp kolaylaştıran İslam dini, mensubu olan insanlara; selamı, vedayı, duayı, bedduayı, teşekkürü ve dahi söylenmesi gereken sözleri, asla söylenmemesi gereken sözleri, ayıpları ve meşruları öğretir.

■[Hatırlar mısınız; bundan bir kaç ay evvel CHP Milletvekilleri kendilerine yakışır ve geleneklerine de uygun bir şekilde TRT Genel Müdürü sayın Şenol Göka’nın makamını basmıştı. Orada yaşanan diyaloglarda CHP vekillerinden biri dolmuşa binerken Şenol beye ‘Sen de Cumhurbaşkanın gibi Cami ağzıyla konuşuyorsun’ diyordu. İşte CHP zihniyetinin ‘Cami ağzı’ dediği ve Camiye haspetmek istediği ‘İslam Türkçesi’ bizim ‘Dil Dini’mizdir.]■

Bu sebeple İslam dinine mensup olan tüm milletlerin dilleri, ırkları ve coğrafyaları bir olmasa da selamları, vedaları ve duaları aynıdır/aynıydı; aynı dil ile söylenmese de aynı şey söylendiği için birbirleri ile anlaşırlar/dı.

Dili, rengi, ırkı, kültür ve geleneği ne olursa olsun İslam dinine mensup tüm insanları ‘Tek Millet’ yani Millet-i İbrahim yapan unsurların başında gelen alfabe ve ‘Din Dili’ birliğimiz bozulduktan sonra birbirimizi anlayamaz ve haliyle birbirimiz için ağlayamaz olduk.

Birbiri için ağlamayanların da zaten bir olması mümkün değildir.

Bizler; bir ve tek millet iken, üstad Sezai Karakaoç’un güzel tabiriyle ‘İslam Alafabesi’ kullanıyorken Türklerin de, Kürtlerin de, Arapların da, Farsların da ve dahi İslam unsuru diğer halkarın da selamı Allah’ın emrettiği ve Müslümanlığın da alâmetifarikası olması hasebiyle ‘Es’selamu Aleyküm’ idi ve bu selama yine tüm milletler ‘Aleyküm Selam’ diye mukabele ederdi.

Hepimizin vedası da aynıydı. Türkler ‘Allah’a emanet ol’ derken, Kürtler ‘Emanete Xwede bi’ der, Araplar ‘Fi emenilleh’ derdi Allah’ı hatırlar, hatırlatır ve aynı kökten gelen kelimeleri telafuz ettiğimiz için de birbirimizi anlardık. Hepimiz şifanın Allah’tan olduğuna iman eder birbirimizin hastası için Allah’tan şifa dilerdik…

Sonra…

Sonra Beyaz Türkler / Jön Türkler denen; sol elle çatal tutup yemek yiyince adam olacağını, şapka giyip karısını da başkası ile dans ettirirse çağdaş ve ilerici olacağını, Allah’ın selamını terk edip ‘bay, çuz, hi’ deyince insan yerine konulacağını zanneden batı aşığı bir zevat peyda oldu ve Kemalizim yani CHP denilen bir zulüm rejimi icat edip bize ve bizim Medeniyetimize operasyon yapmaya başladılar.

Önce Türklerin alfabesini değiştirdiler, çağdaş(!) olma adına İslam alfabesini terk edip Latin alfabesine geçtiler. Zaten düşük olan okur-yazar varlığını bir kanun ile yok ettiler ve Türkleri dedelerinin mezar taşını ve babasının kitap ve mektuplarını okuyamaz hale getirdiler.

Daha ağır olanı ve maalesef bugüne kadar kimsenin de dikkat çekmediği en büyük zulüm ise; harflerin bazısını alfabeden çıkararak Türklerin gırtlaklarını katlettiler ve Kuran’ı mahreçine uygun okumalarını imkansız hale getirdiler.

Alfabe ile ümmetten koparılan Türklerin din dillerini de değiştirmek için ‘Öz Türkçe’ adı altında bir operasyon yapıldı ve içinde ‘ALLAH’ lafzı geçen her kelime ve cümle “Arapça kelimelerin def’i” adı altında Türkçeden çıkarıldı ve yerine köksüz anlamız Allah’sız kelimeler ikame edildi.

Bu operasyon ile bir İslam dili olan Türkçe, Allah’tan arındırılarak gavurlaştırıldı ve Türklerin din dili ellerinden alınmış oldu.

‘Selamün aleyküm’ yerine ‘Günaydın/Tünaydın’ gibi köksüz ve anlamsız kelimeler, ‘Allah’tan şifa versin’ yerine ‘Geçmiş Olsun’ gibi zaman kavramı bile bozuk bir ifade, ‘Allah’a emanet ol’ yerine ‘Bay bay/Kendine iyi bak/Çüz’ gibi mide kaldıran ifadeler getirildi…

Kemalistler, Türklere bu zulmü yaparken tabi ki Kürtlerin sırtlarını sıvazlamadılar. Ama kendilerini o kadar da yorma gereği hissedip Kürtler/Kürtçe için projeler ve operasyonlar yapmadılar ‘Kürtçe konuşmak/yazmak/düşünmek/ıslık çalmak yasak’ dediler ve Kürtleri de latin alfabe ile öğretilen ‘Kemalist Türkçe’yi öğrenmek zorunda bıraktılar.

Sonra…

Sonra baktılar Kürtçe yasaklanarak bitmedi, Kürtler de bir türlü Türkleşmedi ve sekülerleşmedi; bu defa da kendilerinin yani Kemalizim/CHP/Dhkp-C’nin Kürtçe tercümesi olan Apoizim/PKK/HDP’ye Kürtçeye yani Kürtlerin alfabesine ve din diline operasyon yapmalarını istediler…

Ortada devrim yok, inkılap yok, kanun yokken; Kürtlerin bin yıldan fazladır kullandığı alfabeyi Türkiye’de yaşayan Kürtler için Latin alfabesine çevirdiler.

Iran, Irak ve Suriye’de yaşayan Kürtler İslam Alfabesi kullanıyorken, Kürtlerin tüm yazılı eserleri ve mezar taşları İslam alfabesi ile yazılmışken Türkiye’deki Kürleri, alfabeleri ve dilleri ile bırakın ümmetten ayırmayı diğer Kürtlerden ayırmak; Kürtlerin alfabe ve dil birliğini yok etmek ve bunu yaparken de ‘Ana Dilde Eğitim’ diye böğürmek de ancak solculara yakışır zaten…

Şimdi…

Kemalistlerin, Türkçeye ve Türklerin din dillerine yaptıkları operasyonlar şimdi onların Kürtçe tercümesi olan Apoistler tarafından Kürtçeye ve Kürtlerin din diline yapılıyor.

Operasyonun adı bu defa ‘Öz Türkçe’ değil  ‘Akademik Kürtçe’ adı altında Kürtçeden ALLAH lafzı ve insanlara Allah’ı hatırlatan tüm kelimeler çıkarılarak ‘Apoist Kürtçe’ ikame ediliyor; Kürtçe de İslam dili olmaktan çıkarılıyor ve Kürtlerin de din dilleri ellerinden alınmaya çalışılıyor.

Apoistler bunu yaparken doğal olarak sahipleri, hamileri ve hocaları olan Kemalistleri aynen taklit ediyor.

‘Selamün aleyküm’ yerine ‘Rojbaş/Demxweş’ gibi köksüz ve anlamsız kelimeler, ‘Emanetê Xwedê bi’ yerine Kemalist Türkçedeki ‘Kendine iyi bak’ın Kürtçe taklidi olan ‘Li xwe baş binêre’ ikame ediliyor.

‘Xwedê şifa/silametî bide’ yerine yine ‘geçmiş olsun’un Kürtçe tercümesi olan ‘Derbasbuyi be’ ikame ediliyor.

Eğer Beyaz Türkler ‘Allah şifa versin’ yerine hastalarına ‘Geçmiş Olsun’ değil de ‘Uçmuş Olsun’ deseydi; Beyaz Kürtler de sahiplerine olan sadakatle hiç tereddüt etmeden  ‘Derbasbuyi be’ yerine ‘Bila bi firî’ diyeceklerdi…

Şayet…

Biz yeniden bir tek millet yani Millet-i İbrahim olmak istiyorsak birbirimizi anlamamız ve birbirimiz için ağlamamız lazım.

Bunun için de selamımızın, vedamızın, duamızın ve öfkemizin yani ‘Din dili’mizin aynı olması lazım. Türkler, Kemalizmin dilini terketmeyip ‘Günaydın’ dedikçe, Kürtler de Apistlerin bu operasyonuna rıza gösterip ‘Rojbaş’ dedikçe birbirimizi anlama ve bir olma imkanımız olmayacak.

Dinimizi yeniden dilimize hakim kılıp, Allah’ın selamında buluşmamız lazım ki; yeniden Millet-i İbrahim çatısı altında buluşup kardeş olalım.

Buradan Kürt kardeşlerime sesleniyorum..

Bu basite alınacak bir konu değildir. Babanızın-annenizin konuşmadığı ve dedenizin yazmadığı bir dil sizin diliniz değildir. Bu büyük ve sinsi bir projedir. Türklerin ve Türkçenin başına gelenlerden ders alalım ve Kürtçeye aynı operasyonun yapılmasına izin vermeyelim.

Dilimize İslamı hakim kılalım; selamımız, vedamız, duamız, öfkemiz ve sevincimiz dedelerimizin ve Millet-i İbrahim mensubu diğer milletler ile aynı olsun.

Bu konuda hassasiyeti olan başka kim varsa, onları da bu konuyu yazmaya, anlatmaya, diline ve dilinin dinine sahip çıkmaya davet ediyorum.

Es’selamu aleykum we rahmetulahı we berakatuhu; daimen, ebeden İnşaallah…