Gündem

Dilan Polat operasyonunu başlatan telefon! Sen nasıl beni arayabilirsin?

Abone Ol

Kara para aklama, yasa dışı bahis, belgede sahtecilik, suç işlemek maksadıyla örgüt kurmak ve vergi kanuna muhalefet suçlarından başlatılan soruşturmada tutuklanan Engin Polat ve Dilan Polat çiftiyle ilgili detaylar merak konusu olmaya devam ediyor.

Sosyal medya fenomeni Dilan Polat ile Engin Polat'ı cezaevine gönderen o süreç nasıl başladı? Olaylı doğum gününde neler yaşandı? Dilan Polat ile Engin Polat davasından yeni bilgiler ortaya çıktı.

"SİZİ GEBERTECEĞİM"

Dilan Polat ile Engin Polat dosyasındaki dikkat çeken detayları 2. Sayfa programına katılan gazeteci Emrullah Erdinç açıkladı.

Emrullah Erdinç'in açıklamaları şöyle:

Her şey 2 Haziran'da, Polat'ların evindeki bir doğum günü partisiyle başladı. Polatlar, yan komşularıyla otopark kavgasına giriyorlar. Komşunun ifadesine göre; Engin Polat evlerine girip "Sizi geberteceğim" diye tehdit ediyor. Dilan Polat da bağırıp çağırıyor.

DİLAN POLAT'TAN SAVCIYA: MÜSAİT OLUNCA GELECEĞİZ

Savcılık ifadelerinin alınmasını istiyor. İfadeye gitmeyen Dilan Polat savcıyı telefonla arayıp ""Bizim biraz işimiz var. Müsait olduğumuzda ifade vermeye geleceğiz Savcı Bey" diyor.

SAVCI: SEN NASIL BENİ ARAYABİLİRSİN

Soruşturmayı yürüten savcı, Dilan Polat'ın kendisini aramasına tepki göstererek şu ifadeleri kullandı:

"Sen nasıl beni arayabilirsin? Sen kimsin, işim yüzünden gelemiyorum, dersin. Devlet seni ifade vermeye çağırıyor. Acilen ifade vermeye geliyorsunuz, yoksa polis zoruyla gelirsiniz."

"750 BİN TL HARCIYORUM" SÖZLERİ

Soruşturmayı yürüten savcı, darp olayını araştırırken, Dilan Polat'ın katıldığı bir televizyon programında 'günde 750 bin TL harcıyorum' beyanını tespit etti, başka bir soruşturma dosyası hazırladı ve İstanbul Anadolu Adliyesi'ndeki Aklama Bürosuna gönderdi.

DÜĞMEYE BASILDI

Hazırlanan dosya, bir tanığın, söz konusu şahıslardan Engin Polat'ın kara para akladığını iddia ettiği dosya ile birleştirildi ve MASAK bu aşamada devreye girdi. Yaşanan olayların ardından Polat operasyonu için düğmeye basıldı.

ŞATAFATLI YAŞAMLAR KÖTÜ ÖRNEK OLUYOR

ÇİĞDEM YILMAZ- Lüks yaşantısıyla dikkat çeken ve çok hızlı zenginleşen sosyal medya fenomenlerinin hayatı birçok insan için rol modele dönüşüyor.

Özellikle sosyal medyayı daha çok kullanan gençlerin artık kolay ve hızlı zenginleşme dürtüsüne kapıldığını kaydeden uzmanlar, sosyal medyadaki şatafatlı hayatlarla emeğin değersizleşmesine tanıklık ettiğimizi ve perde arkasında suçun yeraldığı ışıltılı dünyanın gençler için tuzağa dönüştüğüne dikkat çekiyor.

Tutuklanan güzellik merkezi sahibi Dilan ve Engin Polat çifti, lüks yaşamlarına dair ayrıntıları sosyal medyada sık sık paylaşarak hatırı sayılır bir takipçi kitlesine ulaştı. Kısa sürede sosyal medya fenomenine dönüşen çiftin, zenginlik algısına yönelik para odaklı paylaşımları, ‘kolay yoldan, hızlı zenginleşme’ tartışamalarını da berberinde getirdi. Tabii sadece Polat çifti de değil. Benzer şekilde ünlü ünsüz onlarca sosyal medya fenomeni, kısa süre lüks bir yaşamın parçası haline dönüşerek, villalar, son model araçlar, lüks tatiller paylaşır oldu. Bu paylaşımaların yarattığı toplumsal etkiyi, psikolog ve sosyologlarla konuştuk.

KOLAY ZENGİN OLUNMUYOR

*Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan: “Bu profiller çalışmadan çok kolay zengin oluyor algısı yaratıyor. İnsanlar da buna özendiriliyorlar. Bu insanların arkasında da büyük çalışmalar olduğunu bir kısmın kara para aklamak için alet edildiği Dilan Polat olayı bize gösterdi. Refah içinde yaşamak sanıldığı kadar da kolay değil ve kolay yollarla olmuyor. Sosyal medya bir illüzyon dünyası. Özellikle gençler, bunları rol model alarak, kısa yoldan zengin olabilmenin hayallerine kapılıyor. Hâlbuki çok kolay zengin olunmuyor, arkasında farklı oyunlar var ama diğer insanlar bu kısmını görmüyor.”

*Sabancı Üniversitesi Politikalar Merkezi Araştırmacı Sosyolog Prof. Dr. Demet Lüküslü, “Sistemsel bir sorun var. Bir yandan içinde yaşadığımız tüketim toplumu üzerinden aşırı gösterişi ve tüketime özendirme varken diğer taraftan da, emeğiyle para kazanmayı kıt kanaat geçinmeyi, mütevazı bir hayatı değersizleştiriyor.

Böyle kolay zenginleşen tipleri görenler, kendi yaşadıkları hayatla sosyal medyada gördükleri arasında bir uçurum olduğuna bakıp, sürekli bir göreceli yoksunluk yaşamaya başlıyorlar. Bu tip insanları takip edenlerde, ‘hayat çok değersiz emek verip hayatımı çürütmeye değmez. Bak ne hayatlar var’ algısı oluşuyor. Sonra diyorlar ki, ‘Ben de influencer olursam, ben de böyle hayat yaşarım’. Sosyal medya bazılarımıza, hayatlarında daha önce hiç duyumsamadığımız lüks tatil, lüks eğlence, milyonluk takıların eksikliği yaşatıyor.”

‘SONU NE YAZIK Kİ TEHLİKELİ’

*Uzman Psikolog Alanur Özalp: “Bu tiplerin topluma verdiği olumsuz mesajdan en fazla gençler etkileniyor. Çünkü, hiçbir emek sarf etmeden sadece güzellikle ya da vücuduyla büyük bir servetin içerisine girebileceklerini sanıyorlar. Oysa bu doğru bir şey değil. Ancak bireyler bu yaşamları gördüğünde hem psikolojik olarak dibe doğru çöküyorlar hem de ‘Ben de yapabilirim’ diye doğru olmayan bir hayal alemine giriyorlar. O hayal alemine girmenin sonu ne yazık ki tehlikeli. Gençler, ‘Üniversite okuyup da ne olacağım. Bunlar okumuş mu? Ben de bunlar gibi olabilirim’ diye bir düşünceye de kapılabilir.”

‘ÖZENDİRİCİ OLDU’

*Uzman Klinik Psikolog Gözem Kıray Kaş: “Dilan Polat ve Engin Polat’tan önce bu işler, Instagram fenomenleriyle başladı. Instagram fenomenleri hiçbir şey yapmadan sadece 1-2 dakikalık ürün tanıtımlarıyla çok yüksek paralar kazandığından bahsettiler. Bu durumda ergen yaştaki ve yeni iş hayatına atılanlar için özendirici oldu. ‘Çok fazla uğraşmadan nasıl para kazanırız’ derdine düştüler fakat işin kötü tarafı sadece yetişkinler değil ilkokul 3 ve 4 sınıf çocukları da bunu istiyor.

Para kazanmamış ya para kazanmak isteyenler, ‘Hiçbir şey yapmayayım ama çok param olsun’ fikrine düştüler.”

TOPLUM İÇİN BİR YARA

*Uzman Psikolog Cem Kaya: “Toplumda bu tip insanlar aslında hep oldu fakat farklı beceri ve yetenekleri ile gündeme geldiler ve hızlı paralar kazandılar. Gençler yetenekleri becerileri taklit ederek örnek alarak aynısını yapmaya çalışır. Gençlerimiz bu kişileri örnek alarak illegal yöntemlere başvurabilir. Bu da toplumumuz için ciddi bir yara olabilir.”

CÜRETKÂRLAR SINIFI

Milliyet Gazetesi Okur Temsilcisi Belma Akçura da pazar günkü yazısında şöyle dedi: “Burada konu ‘Polat çifti’ değil. Onlardan o kadar çok var ki! Kimse de bu insanlara servetlerinin kaynağını sormadı. Haliyle bu insanlar da nasıl zenginleştiklerinin hesabını vermek yerine, zenginliği görgüsüz bir şova dönüştürerek yeni bir sınıf yarattılar: Cüretkârlar sınıfı!”

‘ÖFKE VE NEFRETLE İZLEYENLER DE VAR’

*Sosyal Bilimci Dr. Tuğba Aydın Öztürk: “Dilan Polat ve çok sayıda fenomenin hayatı aslında Amerika’daki Reality Show’ların bir uzantısı. Bu insanlar ne yapıyor, ne yiyor, içiyor, nereye gidiyorsa, 24 saat canlı olarak ekran aracılığıyla hayatımızın içindeler. Bu münferit olayın hukuki boyutunu uzmanlarına bırakıp, neden toplum olarak fenomenlerin peşinden gideriz sorusunu sormak lazım. Bu sorunun ilk yanıtı, bu yaşam tarzının insanlarda büyük bir merak uyandırması. Takipçilerin hepsi de hayran değil elbette, dediğim gibi insanlar sadece meraktan ya da bazen öfkeden veya nefretten bile bu hesapları takip edebiliyor.”

Kaynak: MİLLİYET / 2. SAYFA