Son zamanlarda esen bir rüzgârla birçok ilimizde dil faşizmi yaşandığını görüyoruz. Bilinçsiz, şuursuz bir şekilde dil üzerinden faşist uygulamalar yapılıyor. Güya Türkçe hassasiyeti depreşti birilerinin. Türkçe dışındaki tabelalara savaş açtığını görüyoruz birçok belediyenin. Zabıtalar, belirlediği belli iş yerlerinin Türkçe olmayan tabelalarını indiriyor. Uygulayıcılar garip, uygulamalar garip, alkış tutanlar garip…
Buradaki niyetin kötü olduğunu, amacın üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu aklı başında olan ortalama her vatandaş anlıyor.
İşi organize eden, uygulayan, uygulama için baskı oluşturanlara baktığımız zaman şunu görüyoruz: Batı/l hayranlığı, İslam’ı hatırlatan, Doğu kökenli olan değerlere düşmanlık.
İtiraz edecek olanlar, yapılan uygulamalara bakabilir. Yabancı tabela diye indirilen tabelaların tamamı Kur’an alfabesi olan Arapça ile yazılmış tabelalar… Bir tane İngilizce, Fransızca tabelanın söküldüğünü görmedim. Ya da Laleli’de Kiril alfabesi ile yazılmış bir tabelanın indirildiğini gören var mı? Taksim’e çıkın, Tünel’e doğru yürüyün; oradaki İngilizce, Fransızca, İspanyolca tabelaları indirin… Ankara Ulus’ta, Kızılay’da; İzmir’de Alsancak’ta, Karşıyaka’da; Antalya Kemeraltı’nda, Adana Seyhan’da vb. yerlerde de yapın aynı uygulamayı ki inanalım dil hassasiyetinize ve samimiyetinize…
Latin alfabesini sanki dedeleri bulmuş, binlerce yıldır bu alfabe ile yazmışız gibi İngilizce, Fransızca vb. Latin alfabesi ile yazılmış hiçbir tabelaya; mağaza, AVM, marka ismine itiraz etmeyenler, Kuran alfabesi ile yazılmış Türkçe isimlere bile tahammül edemiyor.
Örneğin CHP’li Adana Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı zabıta birimleri, İstiklâl Marşı Derneği’nin “Pazar Ola” isimli dükkânının tabelasını kaldırttı. Şaka gibi!.. Arap alfabesi ile Türkçe “Pazar Ola” yazılmış ve olağanüstü aydın, ilerici, Türkçeci belediyemiz, Türkçe yazılmış tabelayı kaldırıyor. Niye? Bizim olan(!) Latin alfabesi yerine, yabancı(!) olan Kuran alfabesi ile yazıldığı için. Ya hu içinizde Osmanlı Türkçesi bilen bir tane adam yok mu? Sorun burada ne yazıyor diye!.. Cehaletin, ön yargının, körü körüne düşmanlığın bu kadarı da fazla değil mi?
Evet, dil önemli… Dilimiz kimliğimizdir… Dilimizi korumalıyız, her şey dili kaybetmekle başlar. Dilini kaybeden milletlerin kimliğini koruması mümkün değildir. Ancak sen, yüzlerce yıl konuştuğumuz dili reddet, kullandığımız alfabeyi yasakla ancak bize tamamen yabancı Latin alfabesini kutsa, Latin alfabesi ile yazılmış İngilizce, Fransızca, İspanyolca vb. tüm kelimeleri Türkçe kabul et ve yaygınlaşmasına ses çıkarma hatta teşvik et, sonra da adına Türkçe hassasiyeti dediğin garip bir uygulamayla dil terörü estir. Bunun adı, dil sevgisi… Yersen…
Hayati İnanç Hocamız, “Öz Türkçe konuşalım, yabancı kökenli kelimeleri dilimizden atalım.” diyen sunucuya, “Bakkaldan aldığım somun içine peynir koyup sandviç yaptım balkona oturup hanımın getirdiği çay ve su beraberinde afiyetle yedim.” cümlesini kurup “Haydi bu kelimeyi yabancı kelimelerden arındırıp öz Türkçe ile yeniden kurun.” demişti ve arkasından da “Bakkal=Arapça, Somun=Rumca, Peynir=Farsça, Sandviç=İngilizce, Balkon=Fransızca, Hanım=Moğolca, Çay ve su=Çince, Beraber=Farsça, Afiyet=Arapça, Yedim=Türkçe” dedikten sonra “Yer misin?” demişti.
Dilimize başka bir dilden geçmiş, ancak halkın dimağına yerleşmiş, kullanıla kullanıla zamanla Türkçeleşmiş kelimeleri dilden atmaya kalkmak, Türkçe sevgisi değil, dil faşizmidir. Böyle yapa yapa dünyanın en zengin dili olan Osmanlı Türkçesini kuşa çevirip ortaya fakir, garip bir dil çıkardık. Ortalama insanımız günlük 300-400 kelime ile konuşuyor, biraz daha iyi durumda olan, bizim gibi dil ve edebiyat okuyanlar ise en fazla bin kelime kullanıyordur.
Lütfen, dil üzerinden faşist duygularınızı tatmin etmeye kalkmayın!.. Dilimizi ideolojinize kurban etmeyin!..
Ya samimi bir şekilde Türkçesi varken dilimize yerleştirilmeye çalışan Batı, Doğu kökenli demeden hepsiyle mücadele edin ya da dil hassasiyeti ile faşist duygularınızı perdelemeyin!..
Dilimiz kimliğimizdir, dilimizi siyaset üstü görüp siyasete alet etmeyelim!..