Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sincar yeni bir Kandil olma yolunda. Onun için biz Sincar’a müsaade edemeyiz, çünkü orada PKK var” açıklamasının ardından dün Türk jetlerinin Sincar’ı (Şengal) vurmasıyla Dicle Kalkanı başlamış oldu. 25 Nisan’da (dün) Irak’ın kuzeyinde bulunan Sincar Dağı ve Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan Karaçok Dağları’nda bulunan önceden belirlenmiş PKK hedefleri gece saat iki civarında imha edildi. Bu hava harekâtıyla başlamış kabul edilen “Dicle Kalkanı Harekâtı”nın resmi olarak ilan edilmesi gelecek haftayı bulabilir.
Son 4 yıldır etrafımızda devam eden tiyatro şöyle işliyordu: Bir bölge önce DAEŞ’e peşkeş çekiliyordu; Örneğin Esed Ordusu ya da Irak Ordusu güya savaşıyormuş numarası yapıyordu; ama bu numara yarım saat bilmedin 40 dakika sürüyor ardından güya DAEŞ orayı işgal etmiş oluyordu. Tanklar mühimmatlar, ağır silahlar, ileride algı yönetiminde kullanılmak üzere yedeklenmiş kimyasal silahlar arkada bırakılarak DAEŞ’e hediye ediliyordu. DAEŞ güya işgal ettiği ama aslında İran, Amerika ya da Baas’ın görevlendirmesiyle geldiği bölgede ilk iş olarak Müslüman gruplarla savaşıyordu. Bu şekilde saha yumuşatılmış ve bir zaman sonra gelecek gerçek işgalci PKK ya da İran’a direnç gösterebilecek gruplar zayıflatılmış oluyordu. Aradan geçen belli bir sürenin sonunda herkesin sabrı taşıyordu ve güya işgalci DAEŞ’ten bölgeyi kurtarmaya gelen, Esed’in çeteleri, PKK çeteleri ya da İran çeteleri DAEŞ’i kovalayıp kendileri işgal ediyordu.
Kobani diye tutturdukları Ayn-El Arab bölgesi dahil olmak üzere Suriye’nin ve Irak’ın birçok yerini bu tiyatroyla işgal ettiler. İran’a bağlı gerek Talabani Peşmergeleri gerek Irak Ordusu ya da bir tür barbar çete olan Haşd-i Şabi barbarları bu tiyatroyla Irak’ı İran adına işgal etmek için mücadele veriyorlar.
Bu şeytani tiyatronun gözüne saplanan ilk hançer Fırat Kalkanı Harekâtı’ndan sonra başta İran ve PKK’nın ortaklaşa yürüttükleri plan Suriye’de akamete uğratılmış oldu. Şimdi diğer gözüne saplanacak olacak ikinci hançer “Dicle Kalkanı” ile PKK ve İran tamamen kör bırakılmış olacak.
PKK’nın Şengal dediği Musul’un batısında yer alan Sincar bölgesi PKK’nın ikinci Kandil’i olarak planlanmış ve bölgeye silah ve terörist yığınak yapılmıştı. PKK Suriye’de uyguladığı “Demokratik Suriye Güçleri” algı oyununun bir benzerini Sincar’da da uygulamaya hazırlanıyor. Suriye’de içine bir miktar Arap ve az bir miktar Türkmen çetecileri de alarak %95’i PKK militanlarından oluşan bir yapı kurulmuş ve güya bu yapının PKK olmadığını, bölgede ortak kurulmuş, DAEŞ’e karşıtı bir birlik olduğu havasını verilmişti. Şimdi bir benzerini de Sincar’da yapmak için PKK militanlarının arasına silahlandırılmış Yezidiler ve Arap çetecilerden seçilmiş serseriler serpiştirerek kendilerinin PKK olmadığı havasını vermeye çalışacaklar. Bu taktikle Türkiye’nin yakında resmen ilan edeceği “Dicle Kalkanı Harekâtı” ile ilgili sanki “Yezidiler’e karşı savaşılıyor” ya da doğrudan “Kürt sivillere saldırı var” gibi yalan haberler servis edecekler. Tam bu algı oyununun ortasında Barzani Peşmergeleri, bölgede PKK’ya, Goran Hareketi’ne, İran çetelerine ve Talabani Peşmergelerine karşı büyük bir savaş veriyor. Çünkü İran ve PKK’nın önündeki en büyük engel Barzani.
Dicle Kalkanı’nın planlanan hedeflerinde Zaho, Dahok ve bu kampların etrafına yayılmış irili ufaklı 9’u büyük çaplı olmak kaydıyla PKK’nın toplam 26 kampı var. Dicle Kalkanı uzun zamandır askeri hazırlıkların devam ettiği Silopi’yle ile birlikte Başika ve Navaran’da 3 ana kontrol merkezinden yönetilecek. Geçtiğimiz gün startı verilen hava harekâtının hızlanmasıyla başlayacak büyük PKK temizlik operasyonuna yerli insansız hava araçları, yerli uydular ve ASELSAN’ın hedef tespit ve takip sistemleri ortak koordinasyonla katılacak. Dicle Harekâtı’nın, mayıs ayının sonuna doğru binlerce zırhlı araç ve tankın da katılacağı kara harekâtıyla tamamlanması planlanıyor.
Fırat Kalkanı Harekâtı’yla Suriye’de durdurulan terör koridorunun beslendiği kaynak olan Irak terör koridoru da Dicle Kalkanı’yla durdurulmuş olacak. Uzun zamandır Başika’da eğitilen birliklerin de katılacağı Dicle Kalkanı’yla Suriye’de ve Irak’ta yapılan “Türkiyesiz” planlara karşı Türkiye’nin vereceği bir cevap olmasının yanında aslında bölgenin dönüşümünün başlangıcı olacak…