Türkiye’nin nükleer serüveni 1955’te Adnan Menderes ile başladı, ABD ile nükleer reaktör yapımı için anlaşma imzalanmıştı. Hatta sadece reaktörün yapımı için değil eleman yetişmesi için de ciddi bir kaynak ayırmıştı Menderes; lakin projenin hayata geçirileceği yıl olan 1960’ta her şey değişti. Türkiye, belki de bugün nükleerde sayılı ülkelerden biri olması gerekirken darbeciler, vesayetçiler; kısacası CHP zihniyeti tarafından nükleer dosyası rafa kaldırıldı. Ta ki 2010’a kadar…
Türkiye ile Rusya’nın Akkuyu konusundaki işbirliği, tamı tamına 8 yıl önce başladı. Hepimiz bir detay atladık, nükleer santralin temel atma işleminin bile 8 yıl sürmesi. Neden geciktiğini anlarsak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne denli bir devrim yaptığını da idrak ederiz. 8 yılda ne oldu? En başta küresel ekonomik kriz. Akabinde bence Türkiye’nin en parlak döneminde kalkışılan Gezi darbe girişimi, alçak FETÖ’nün 17-25 Aralık darbe girişimi, 6-8 Ekim Kobani iç savaş denemesi, 7 Haziran, hendek terörü, uçak düşürme kumpası, yine FETÖ’nün 15 Temmuz işgal girişimi, Karlov suikastı… Yazarken yoruldum… Ana tabloda nükleer santralin temel atma törenini geciktiren en önemli faktör ABD ve taşeronların topyekûn saldırıları, hep bir engel çıkardılar, tehdit ettiler, kumpas kurdular; ama engel olamadılar. Neden? Çünkü Türkiye’de milleti ile birlikte dimdik duran Recep Tayyip Erdoğan var. Türkiye battı, bitti denildiği dönemde 23 milyar dolar yatırım geldi. Türk şirketleri en az 6 milyar dolar kazanacak. En önemlisi de cari açığın en önemli kalemi olan enerji ithali de yüzde 10 düşecek. Erdoğan çok büyük iş yaptı, Adnan Menderes’in hayalini gerçekleştirdi. Akkuyu Nükleer Santrali, Türkiye’de sistemin güçlü olmasının daha açık detayla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ne denli gerekli olduğunu ispat etti. Nükleer sırası Sinop ve İğneada’da…