Devran döndükten sonra maskesi düşecek olanlar derken ‘Bu hükümet veya bu zihniyete sahip iktidar gittikten sonra ne yapacaksınız?’ diye sağa sola medeniyet dersi vermeye çalışan gerçek yüzünü göstermekten şimdilik imtina eden insanları kastediyoruz. Onlar şu an bu iktidarın insan hakları konusunda yanlışları olduğunu ve buna ses çıkarmayanların ilerde bu durumdan utanacağını söylüyorlar.
Bu maskesi düşecek olan insanlara, 28 Şubatta yapılan zulümden, elden alınan eğitim haklarından ve sırf inancını yaşadığı için mahrum bırakılan insani değerlerden bahsettiğinizde bunlardan ilk defa haberdar olmuş gibi bir yüz hareketinden sonra ‘O dönemde yanlışlar yapıldıysa bu dönemde de mi yapılmalı?’ diye çok bilindik o klişe tepkiyi önünüze koyuyorlar.
Aslında önceden yapılan yanlışların şimdi yapılmasını istediğimizden değil olayın biraz samimiyet veya samimiyetsizlikten kaynaklanan bir çelişkiden ibaret olduğunu bir türlü anlamak istemiyorlar.
28 Şubat’ın öncesinde ve sonrasında dayatılan ve yanlış yorumlanan laiklik ilkesi ile binlerce insanın mağdur edilmesine kulak tıkayıp ‘Beğenmiyorlarsa Arabistan’a gidebilirler’ türünden aşağılayıcı bakış açılarını unuttuğumuzu sanıyorlar. Hatırlatmak istediğinizde ise zamanında ses çıkarmadıkları halde ‘Biz bu uygulamalara da karşıydık’ diye yalan söylemekten çekinmiyorlar.
Başörtüsü eylemine katılan gençleri sokakta sürükleyen polisleri alkışlayanlar, törene alınmayan öğrencileri laiklik seminerleri ile ikna etmeye çalışanlar, ‘Kâbe’ye gidip de Arapları mı zengin edeceksiniz’ diye inanç ile turizmi karıştıranlar, bugün insan hakları konusunda nadir bulunacak cinsten aktivist rollerine bürünüyorlar.
Bazıları zaten rol yapmayı pek sevmiyor, açıktan ezan okunurken hakaretlerini yapıyorlar, çocuklarınızdan bile intikam alacağız diye kafası ayık veya kıyak fark etmez tehditlerini savurmaktan geri durmuyorlar.
‘Biz önceden de yapılan yanlışlara karşıydık’ diye kendilerini aklamaya çalışan zihniyetin şimdiki rollerine insanın pek inanası gelmiyor. Hepsi pusuda bekleyen bir tilki gibi devran döndüğünde taktıkları medeniyet maskelerini teker teker indirip beter olun tarzında davranacak gibi duruyorlar.
En önemli hususu ise müsaadenizle yazının sonuna bırakayım, 28 Şubat’ın öncesinde ve sonrasında yaşanan insan hakları dramı, hâlâ bu ülkede sürdüğü gibi mağdurlarının giden yıllarını da kimse geriye getiremeyecek. Ama şimdi insan hakları engelleniyor diye aktivist rolüne savunan insanların gerçek mağdurlardan ziyade ülkesine zarar vermekten çekinmeyen örgütlerin sözcülüğüne soyunduğunu da buraya yazalım.
Bir savcıyı şehit eden ve ülkenin liderine Yunanistan’da suikast planlayan örgüte destek verenleri, kalkıştığı darbe girişimi ile yüzlerce insanın ölümüne sebep olanları savunan sözde aktivistler, sizin için ne kadar inandırıcı olabilir? Dedik ya, anlaşamadığımız bir nokta var; samimiyet! Samimiyet yoksa hiç bir şey inandırıcı gelmiyor artık!