Devlet olmak

Abone Ol

TSK, YPG mevzilerini vurmaya başladı.

Sebep?

Türkiye’nin kırmızı çizgisi.

PYD/YPG Fırat’ın batısına geçemez.

Bu siyaset kendi içinde genel ve derin bir gerçeklik barındırıyor.

Çünkü…

ABD’nin başından beri izlediği riyakâr Suriye politikası son kerte de eklektik bir hal alınca, bunu fırsat bilen Rusya sahaya indi ve işler iyiden iyiye sarpa sardı.

Ve gerçek niyet üzerinden, tarihte hiç görülmemiş devasa bir iş birliği ortaya çıktı.

Şöyle ki; seküler dünya için Esed ile Sisi rejimi ve PKK gibi anti-İslamcı yapılar ehven-i şerdi.

Söz konusu paradigma üzerinden Hegemonik bir statüko oluşturma, en rasyonel çözüm olarak görüldü.

Bu işlev, başından beri hedef de olan İslam coğrafyasının parçalanıp yönetilme sürecinin, aktif bir biçimde eyleme dönüşmesi için hayat buldu.

Parçalanma ile birlikte demografik yapısı erezyona uğratılmış yeni haritalar, gelecekte daha vahşi ve acı savaşların habercisi niteliğinde.

Türkiye, bu meseleyi sadece sosyolojik ve tarihsel perspektif içine sıkıştırıp, önceleri gibi romantizm ile süslenmiş yakınma zevzekliğini bir tarafa itip, aktif dış politika ve stratejilerle durumu kendi lehine çevirme amacında.

Son iki gündür Suriye’de yürütülen askeri operasyonlar, bu stratejinin etkin ve caydırıcı bir parçasıdır.

Ülke topraklarında terör estiren bir örgütün Suriye’de ki uzantısı PYD/YPG’nin, arkasına aldığı emperyalist ittifak desteğiyle aylardır devam ettirdiği ‘atımı istediğim gibi oynatırım’ günleri iki önce fiilen sona erdi.

Kırmızı çizgilerimiz ve Fırat’ın batısı polemiği, diplomatik bir slogan olmaktan çıkıp hakikate dönüşmesi, Suriye’de dengelerin yeniden yerinden oynaması anlamına geliyor.

Başından beri doğru ya da yanlış, Suriye de yaşananlara müdahil olmuş bir ülke, bir sonraki aşamaya geçerek bir devlet olma refleksini net bir şekilde ortaya koymaya başladı.

Bize rağmen bur da bir oldu bitti ye müsaade etmeyiz söylemi, sahada hayat buldu.

Evet devlerin boy gösterdiği bu arena ya kafa tutmak tehlikeli bir oyun.

Sonuçları çok ağır olabilir.

Bedeli de.

Fakat seyirci kalıp eski usulde olduğu gibi noter memurluğuna devam etmek, önümüzde bizi bekleyen acı ve travmalar ile dolu bir 20 yıl demek.

Daha büyük bedeller ödemek demek.

‘Devlet olabilmek’ böylesi sırat köprüsünden geçerken cesur kararlar alabilmektir.

Gelecekte ki 50 yılın hesaplarını yaparak, bu doğrultuda kararlı ve tutarlı politika oluşturabilmektir.

En zor zamanda, en doğru ve en cesur adımlar atabilmektir.

Çünkü Türkiye’nin tarihsel derinlikten gelen kodları devlet olabilmeyi zaruret kılmaktadır.

Fırtına obüsleriyle YPG mevzilerine yapılan yoğun top atışları sonrası,

Başbakan Davutoğlu’nun Ukrayna’da verdiği mesajda bu zaruriyetin bir gereğidir.