Devlet kim, iktidar ne?

Abone Ol

Bazen her şey birbirine karışıyor. Ne istediğimizden çok ne istemediğimizle ilgiliyiz. Bunu yaparken de başkalarına göre vaziyet alıyoruz.

Tam bunları düşünürken dostum Hüseyin Atılkan imdadıma yetişti.

Diyor ki; “Siyah, beyaz istiyor. Tüplü kalsın, LCD olmasın istiyor. Gaz lambası olsun, florasan olsun ama LED olmasın istiyor. Renk olmasın. Gökkuşağı değil, mozaik değil, mermer olsun istiyor. Kalkınmasın, ‘küçük olsun, bizim olsun’ istiyor. Orada bozkırda kalsın. Deniz kıyısına gelmesin. Et değil, balık değil, tahıl yesin istiyor. Akrabası ile evlensin, özürlü olsun istiyor. Konuşmasın, istemesin. ‘Dünyada var, biz de niye yok’ demesin istiyor. Kronik enflasyon, dibi görünmez faiz istiyor. Eski kalsın, eski köye yeni adet gelmesin istiyor. Asker gelsin görevi tevdi etsin istiyor. ‘Tak’ gelince ‘şak’ diye vurunca topuğu hazrolda esas duruşa geçsin istiyor. Millet gelmesin, millet uyanmasın, millet fazlasını bilmesin istiyor. Harici ve dâhili bedhahlar ile düğün dernek olsun istiyor. İstesin istesin de ipler milletin elinde onu bilmiyor, onu görmüyor…”

Elhak, çok doğru.

Özetle şunu söylüyor aslında…

Amerika’ya bakıyoruz, izliyoruz; orada devlet ve iktidar / hükümet ayrımı çok net çizilmiş. Birisi kalkıp Trump’ı eleştiriyor, hatta küfür ediyor ama ‘tık’ yok. Düşünce özgürlüğü deyip geçiyorlar. Fakat devlet söz konusu olunca, en ufak bir mesaj, en küçük bir yıkıcı söylem anında karşılığını buluyor. Zaten hiç bir Amerikan vatandaşı kolay kolay devletine, bayrağına söz etmiyor, laf ettirmiyor. Terör örgütüne bırak desteği, ismini dahi ağzına almıyor ama iktidar hakkındaki eleştirisini yapıyor.

Gelelim bize!..

Bizde hem muhalif, hem de iktidar yanlısı olan kesimlerde devlet ve iktidar (başkan, hükümet) ayrımı net değil. İktidar İle devlet bizde eşdeğer görülüyor. Hâlbuki iktidar geçici, devlet kalıcıdır. Sırf muhalefet edeceğim diye (eski ‘kutsal’ ezberleri/dogması) varsa iktidarın yanlış gördüğü uygulamaları da üzerine ekleyip çakıyor yumruğu!

Ne dediğinin farkında olmadan, sırf başkana öfkesinden, teröristle yan yana, aynı safa düşüyor, aynı tarafta vaziyet alıyor. Diğer yandan devlete sahip çıkıp, bayrağını sahiplenen ise iktidarın çevre politikasını eleştirince hain damgasını yiyebiliyor…

Bizim üç vakte kadar, devlet ve iktidar ayrımını derinden hissetmemiz, anlamamız, algılamamız, özümsememiz lazım. Demokrasiye sahip çıkarak milletin tercihine saygı duymalı ve bir sonraki seçime kadar susup, yeri geldiğinde yapıcı eleştiri ve öneriler getirip devletin ve milletin âli menfaatleri için, bayrak için vatan için tek yumruk olmamız lazım.

Her türlü düşünce özgürlüğünü desteklemeli ama devleti bölmeye, yıkmaya çalışan düşüncelerin ve eylemlerin de özgürlük olmadığını bilmemiz gerekiyor…

İster and okuyarak…

İster İstiklal Marşı okuyarak…

Ya da her gün her dakika dua okuyarak da olsa hiçbir doğruyu yanlışla test edemeyiz.

Düşmanın değirmenine sürekli su taşımaktan kurtulmak için ne istemediğimizle değil…

Ne istediğimizle ilgilenmeliyiz.

Bunun için de sahiden akıllanmamız gerekiyor.