Devletin ilkelerine uymayan ve bu ülkenin ekmeğini yiyen ne kadar yabancı şirket varsa hepsi hizaya girmek zorunda.
Fransız okulları da öyle, sosyal medya şirketleri de öyle.
Bu oldukça sıradan, normal bir şey aslına bakarsanız...
Her ülkenin hassasiyeti vardır; olmak zorundadır.
Hassasiyeti olmayan ülkeler ya bağımsız değildir ya da güçlü devletlere, güçlü şirketlere gönüllü köledir.
Herkesin malumu, ülkemiz son birkaç yüzyılda Batı’nın evirip çevirerek bir şekilde idare ettiği bir ülkeydi.
Bunu inkâr etmek mümkün değil.
Dalları uzayınca budanan, kökü kurumaya yüz tutunca da sulanan bir ağaç örneği verilir ülkemiz için...
Batılıların tarifi budur!
Tespiti kim yapmışsa doğru bir tespit yapmış.
Eskiden neydi?
Her ciddi konuda iç işlerimize karışırlar, biz de onların her sözünü emir telakki ederdik; şimdi ise önemli konularda sessiz kaldıklarında şaşırıyoruz.
Son yıllarda şahsiyetli bir dış politika izlediğimiz için bundan rahatsız olanlar var.
Sesimizin değil de sözümüzün yüksek çıkması içimizdeki müstemleke ruhunu rahatsız ediyor. İyot gibi açığa çıkıyor her biri her seferinde.
Bunların bir kısmı sözüm ona deve dişi gibi siyasetçiler, eski bürokratlar; bir kısmı ''özgür gazeteciler'',bir kısmı da her şeye karşı çıkan kifayetsiz, niteliksiz troller.
Son günlerin gündemine bakalım;
Fransız okullarını hizaya sokmaya çalışan, ülkenin gelmiş geçmiş en kaliteli Millî Eğitim bakanlarından Prof. Dr. Yusuf Tekin!
Sözde değil, özde yerli ve millî...
Fransa'ya ''haddini bil'' diyen Bakan!
Bakın, Fransa ile Türkiye karşı karşıya geliyor; yukarıda saydığım tipler Fransızların yanında yer alıyorlar.
Sosyal medya konusunda devlet bir karar veriyor, hemen sosyal medya şirketleri tarafında yer alıyorlar.
''Ya hu devlet durup dururken niye böyle bir karar aldı; burası muz cumhuriyeti mi, sizler de ayağınızı denk alın.'' demeleri gerekirken...
Devletin böyle bir karar alabilmesini hazmedemiyorlar ve devlete saldırıyorlar.
Hatta bir tanesi çıkmış, ''Sandığa giderken bunları düşün.'' diyor milletimize.
Evet, tam da bu!
Bizim milletimiz yerli ve millî olanın yanında yer alana destek verir, müstemleke valisi gibi davranana değil! Senin feryadın boşuna!
Binlerce insan ticaret yapıyormuş sosyal medyada,işler durmuş!
Önce o işleri duran insanlar vergisini versin hele...
Hele bir tanesi var...
Dışişleri Bakanımıza söz söyleme cüreti gösteriyor.
Neymiş, Hakan Fidan İsrail'e laf etmiş.
''Osmanlı'da bile ‘tasma’ kelimesi kullanılmazdı.'' diyerek güya Osmanlı’yı referans gösteriyor.
Osmanlı varken böyle bir soykırım yapılabilir miydi? Osmanlı güçlüydü ve tasma kelimesini kullanmazdı; bizzat tasmayı takardı!
Yıllarca Amerika'da ülkemizi temsil edenlerin tıyneti nasıl da belirgin hâle geliyor.
İsrail soykırım yapıyor; Mavi Vatan’a masal diyen zat çıkmış, İsrail'in tarafından ülkemize saldırıyor.
Tarih bunları elbette yazacaktır.
Bakın, nasıl da tıpış tıpış kabul ettiler devletimizin taleplerini.
Dik duruş budur!
Bu duruş bir turnusol kâğıdıdır; kimin ne yanda olduğunu tespit eden...
Bulanıklık gittikçe netleşiyor, inşallah insanımız görür bu net hâli!