Derya kuzusu bunlar!

Abone Ol

Dünyamızın dörtte üçünün suyla çevrilmiş olduğunu bilmeyenimiz yoktur. İnsan vücudu da öyle…

Su tüketimimizin ne kadar olması gerektiğini geçtiğimiz haftalarda köşemizde sizlerle paylaşmıştık. Bugün ise suyun içinde yaşayan ve sağlık için oldukça faydalı olduğunu bildiğimiz balıkları konuşacağız.

Balıklara geçmeden önce sizlere Omega-3 ve Omega-6 yağ asitlerinden bahsetmek istiyorum. Omega-3 ve omega-6 insan vücudunda üretilmeyip gıdalarla alınmak durumunda olan ve kalp damar sağlığı için önemli yağ asitleridir. Bu iki yağ asidi vücudunun büyümesi ve gelişmesi için de gerekli olup sağlığın korunmasında da gereklidir.

Omega-6’yı başka bir konuya saklayalım. Özellikle omega-3 yağ asitlerinin kalp hastalıklarına karşı koruyucu olduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Ayrıca diğer pek çok hastalıklara karşı da kalkan görevi görür. Örneğin; Alzheimer (bunama), şizofreni, iltihaplı eklem ve barsak hastalıkları, depresyon, osteoporoz (kemik erimesi), migren… İşte tam da burada balıkların hayatımıza girmesi gerekliliğinden bahsetmek gerekir. Çünkü omega-3 yağ asidi bol miktarda balıklarda bulunmaktadır.

Peki, biz toplum olarak balığı ne kadar mı tüketiyoruz? Sıkı durun! Kişi başı yıllık sekiz kilo. Çok çok az. Sağlık için aşırı tüketimi zararlı olan gıdalarda dünya listelerinin başında gelir iken, sağlık için faydalı olan gıda tüketimi konusunda maalesef sonlardayız. Balık konusunda en iyi tüketim oranı Japonya’da; tam tamına kişi başı yıllık 80 kilo balık. Ortalama hayat süresine gelince Japonlar bu konuda dünya birincisi. Avrupa’ya baktığımızda ise yıllık tüketim 22 kilo. Yine bizden fazla. Neden mi? Bana göre dengeli beslenme konusunda toplum olarak her türlü önlemi almaya çalıştıkları için. Biz ise balık konusunda bu dengeyi yalnızca kışın tüketilir takıntısıyla dengesiz hale getiriyoruz. Yazın ise pikniklerde sadece et veya tavuk tüketerek bu dengeyi hepten ortadan kaldırıyoruz. Hâlbuki üç tarafı denizlerle çevrili olan memleketimizde her dönem balık tüketilmesi imkânı işten bile değilken balıkçılık sektörümüz, talep azlığı nedeniyle potansiyelinin çok altında ilerlemektedir.

Denizlerimizdeki hazinenin farkında değiliz. Denizlerimizde yaklaşık 26 tür ekonomik ve beslenme değeri olan balıklar mevcuttur. Bir bilince ulaşılması için ise zaman ve emek gerekiyor. Balık tüketirken dikkatli olmamız gereken konular ise şunlar: Öncelikle doğal balık, yani deniz balığı olmasına dikkat edip, bunları kültür balıklarına tercih etmeliyiz. Her şeyin doğalı makbul.

Pişirme şeklinde ise her ne kadar toplum olarak tava balığını çok sevsek de bunu asgariye indirip daha çok ızgara veya buğulama yöntemini kullanmalıyız. Kızartma sırasında ortaya çıkan bir takım oksidan maddeler sürekli maruziyet durumunda son derece sakıncalıdır. Kanserlere kapı açar. Omega-3’ü bol miktarda ihtiva eden ve ülkemiz denizlerinde bolca bulunan hamsi, uskumru, sardalya, lüfer gibi yağlı balıkları talep etmeliyiz.

Hadi bakalım; derya kuzusu bunlar! 