Dereler çoğunlukla derin olmayan su yataklarıdır. Su miktarları değişse de, paçalarını sıvayan çocuklar bile içinde oynayıp karşıdan karşıya geçebilirler, üzerinde kâğıttan kayıklar yüzdürebilirler. Nehirler ise daha çok suyu, daha büyük bir göle ya da denize taşıyan ırmaklardır. Suyun miktarı ve derinliği arttıkça suyun kaldırma kuvveti de artar ve artık üzerinde kayıktan gemiye kadar pek çok taşıt gidip gelebilir.
İnsan nasıl derinleşir?
Günümüzde ihmâl edilmiş ve çözümü gecikince soruna dönüşmüş pek çok mesele, süreci zorlamaktadır. İnsanın sorumluluğunu ve sınırlarını bilmesi, aklın “Niçin?” sorusuna anlamlı bir cevap bulmasıyla gerçekleşir. Bilgi, insan zihninin çalışma malzemesidir. Bundan dolayı, ne verirsen onu öğüten değirmen gibi, zihin de verilen bilgileri işler. Şu anda “Benim dediğim doğru” diyen herkes, beyninin “Niçin?” sorusuna anlamlı bir cevap bulduklarını düşündükleri için böyle konuşurlar fakat ilimde derinleşmiş olsalardı, bu ifadeyi kullanmazlardı. “Ben böyle düşünmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum fakat senin fikrin de doğru olabilir, beraber bakabiliriz” derdi. Bilgi baktığımız yeri de gördüklerimize değiştirir, bizi güçlendirir ve kaldırma kuvvetimizi artırır.
Bilgi: insanın Allah (c.c) katındaki en önemli eylemidir.
Bilgi bize düşünme becerisi, akletmemize yeni kapılar, anlamaya hazır bulunmuşluk ve anlaşılır olmaya odaklanmak gibi, üstün ahlâk özellikleri katar. Böylece bilgiden ahlâk çıkararak, beden memleketini (İ. Arabi) mamur etmeye çalışırız. Okudukça, dinledikçe ve hayata geçirmeye çalıştıkça anlarız ki:
Kader kalemi Allah’ın (c.c) elindedir. İnsan yola çıkar fakat sonuç tamamen Allah’ın (c.c) bilgi ve iradesindendir. Buna iman eder.Her insan en ahlâken yukarıya çıkabileceği gibi en aşağılara da iner, bundan dolayı dikkatlidir, kendisini güvende ve korunmuş hissetmez.Herkes gibi, insanın kendisi de hata yapabilir. Kınamak, ayıplamak, deşifre etmek, aynı şeyin başına gelmesinin garantisi gibidir adeta, bundan Allah’a (c.c) sığınır.Birisinin yaptığı yanlış, diğerinin de karşılık olarak yanlış yapma hakkını ona vermez diye inanır. İşte sağlam ahlâk tam da burada sınanır.Olumlu işleri görmeye özen, olumsuzlara gerekçe üretmekte gayret, ayıbı kapatmak ve yüzüne vurmamak konusunda hassastır.İyi olmaya ve iyi kalmaya, sadakatli olmaya ve sadakatli kalmaya gayret etmek.Sağlam ahlâk özelliklerini kendinde toplayıp, Allah’ın (c.c) meleklerinin her yapılanı yazdığını bilerek, iyiliği yaptıktan sonra gömer ve asla gündeme getirmez. Aslında kendisinden çıkan her iyi davranışın, kendi şahsiyet yapısının sağlam tuğlaları gibi görür ve bunu kim ne derse ve yaparsa yapsın devam ettirmek ister.Kendisi bu dünyada misafir ve karşısındaki herkes te veli bir kul gibi, saygıda kusur etmeden davranmaya çalışır.İlim önce Allah’a (c.c), sonra kula edebi getireceği için, her varlığa hürmetle yaklaşmak gibi erdemli davranışları benimser. İşte bunlar ilâve edileceklerle birlikte, ilimde derinleşmenin tezahürüdür. Nasip olması dualarımla.