İnsanın ufku genişledikçe insana bakışı da gelişir. Bilgi ve eylem birlikteliği, sanki birkaç basamak daha yüksekten bakıp, daha etraflıca görmek ve zihnindekilerinin anlamını daha derinden kavramak için, tefekkür fırsatı verir. Bilginin eyleme dönük bir niyetle elde edilmesi, insanın bilgiyle akıp durulmasına vesile olur. Rabbimize (c.c) dair bilginin artması, edeb cevherini aktifleştirir ve önce kendisini sonra da diğer cevherleri keşfeder insan.
Bilginin amacı değiştirmek değil, değişmektir
Kimi zaman yaşananları görmekle, kimi zaman eş dost ya da ilim meclislerindeki sohbetle, ya da direkt olarak konu bazlı yapılan araştırmalarla; biz derinleşme yolculuğuna çıkarız. Derinleştikçe kaldırma kuvvetimiz artar ve derinleştikçe, inciler çıkar karşımıza. Her gördüğümüzde derin hikmetler barındıran, bizi hayretten hayrete düşünen Rabbimizin (c.c) inanılmaz güzelliklerini keşfedeceğimiz insan ve tabiat nimetleri; tefekkür ettikçe bizi haddimizi bilmeye, dilimizi, gözümüzü ve kulağımızı terbiye etmeye yönlendirir.
Hayretimiz arttıkça, sınırlarımız netleşir
Bakıp görememenin karanlığından, bakıp görerek aydınlanmanın ferahlığına çıkabilmek, bir rahmettir, berekettir dahası nimettir. Hep aynı şeyleri görüp aynı dili kullanarak zikzak çizmenin baş döndürücü, denge bozucu ve düşüren zemininden, insanı yücelten dil ve anlayış değişikliğine terfi etmek, elbette ki bazı bedelleri ödemeyi gerektirir. Fakat bilelim ki, değişmenin engelleri ve zorlukları, hemen her zaman insana artı olarak katkıda bulunur. Bu değişmemeyi seçenlerin yaşadıklarından çok daha hafif ve vazgeçilemezdir. Çünkü insan olmak için mutlaka özelden genel bakışa, detaydan globale seyir halinde olmalıyız. İnsanın kıymetini bilmek en büyük değişim ve gelişimdir. Bu da Rabbimizi (c.c) tanımakla ve O’nun güzel habibine yürekten bağlanmakla ortaya çıkan bir rızıktır. Değişip gelişenlerin, gelişmenin ve öğrenmenin sınırının olmadığını bilip, hep daha iyiye ve ileriye odaklananların, kendi içinde yaşadıkları mucizevi keşifler; bir ruhun en mühim gıdası ve itici gücüdür. Bu yüreğimizde inşa ettiğimiz bir medeniyetin müjdesidir. Değişmek ve gelişmek eşittir hava, su, güneş ve gıda gibidir. İlâveten hayatı doğru yaşamanın adeta formülüdür.