İnsan değerlidir.
O yüzden üzeri kolay kolay çizilmemelidir.
İnsanların değerleri vardır.
Saygı duyulmalı, dil uzatılmamalı ve hakaret edilmemelidir.
İnsanları değersizleştiren, değerlerine dil uzatanın kendisi değer kaybeder.
İnsan diline genelde sahip çıkamaz.
Hele hele söylemenin/şöhretin şehveti kaplamışsa benliği, sahip çıkmak ne kelime; insan dilini değil, dili insanı yönlendirir duruma gelir.
Söz insanı vezir de eder, rezil de.
Söz insanı sultan da eder, mahkûm da.
Sözünü tutamayan, sözünün tutsağı olur.
Söz ağızdan çıkana kadar sahibinin; ağızdan çıktıktan sonra insan sözünün esiri olur.
Oysa insan sözünün esiri değil, söz insanın eseri olmalıdır.
Bir de; çok konuşan çok hata yapar.
Bu sebeple, insan diline sahip çıkmalı, dengeyi, vasatı korumalıdır; böylece aşırı gitmesinin ve savrulmasının önüne geçmiş olur.
İşte o yüzden insan ya hayr konuşmalı ya da susmalı; ama asla konuştukça batanlardan olmamalıdır.
Şayet insan konuştukça küçülüyor, küçüldükçe konuşuyorsa buharlaşmaya mahkûmdur.
Hani maddenin üç hali vardır; katı, sıvı ve gaz.
Bu gibi durumlarda katı halden sıvı hale, sıvı halden gaz haline geçişi hızlanır.
Oturduğu koltuktan, durduğu yerden, kullandığı medya aracılığı ile sağa sola saldıran tipler vardır.
Dillerini keskinleştirip, bir kılıç gibi sağa sola savururlar, yüreklerde derin yaralar açarlar.
Mü’min olma vasfına yakışmayan tavırlar sergilerler; şahsiyet cellatlığı yaparlar.
Yüreklerde açılan yara bedenlerde açılanından daha kötüdür.
Bedendeki yara birgün kapanır ama yürek yarasının tedavisi ve telafisi güçtür.
Eleştirmek başka, insanların şahsiyetlerine hakaret etmek başkadır.
Birşeyleri savunmak başka, savunurken insanları yaralamak başkadır.
İnsan beşer, şaşar; sürçer, hata yapar.
Ama bile bile, bile isteye bu yanlışı yapılıyorsa, bir yerlerde ciddi sıkıntı var demektir.
İnsanların değer verdiği şeyler vardır.
Bunlara dil uzatan, o değerleri kirletemez.
Bu tavrıyla ancak kendi dilini/kendini kirletir.
Değer taşıyan şeylere dil uzatan değersizleşir, küçülür.
Kimi olaylar vardır ki, onuru ifade eder.
Onurlu hadiseleri onursuzlaştırmak kişiyi onursuz kılmaya yeter.
Erdemli olmak, insana yakışan en güzel elbisedir.
Savunulan şeyleri erdemlice savunmak, insanı küçültmez, bilakis büyütür.
İnsan adaletli olmalıdır.
Sevdiğine de, nefret ettiğine de adaletle davranabilmelidir.
Kendisine yapılmasını istemediği bir tavrı, başka birisine yapmamalıdır.
İnsan ilkeli hareket etmelidir.
İlkesizlik bir müslümana asla yakışmaz.
İnsan, hakkında tam bilgi sahibi olmadığı konuda hüküm vermemelidir.
Hele hele iftiraya, haksız ithama hiç kapı aralamamalıdır.
İnsan özeleştiriye açık olmalıdır.
Yapılan her özeleştiriyi kendisine, savunduğu şeylere yönelik düşmanlık olarak okumamalıdır.
Zira özeleştiri insanı diri tutar.
İnsan ahlaki davranabilen bir varlıktır.
Yatay bir düzlemde yaşamımızı sürdürürüz; lakin söz, tutum ve davranışlarımızla ya yükselir ya da alçalırız.
İnsan seçimini alçalmaktan yana değil, yükselmekten tarafa yapmalıdır.
Zira alçaldıkça insan olmaktan çıkar, yükseldikçe insan olmanın doruğuna ulaşır.
İnsan alçaldıkça çirkinleşir, yükseldikçe güzelleşir.