Darı ambarı

Abone Ol

Cumhurbaşkanımızın seçimlerden sonra yaptığı “Ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde siyasi görüş ayrılıklarımızı bir tarafa koyarak 82 milyon hep birlikte Türkiye ittifakı olarak hareket etmeliyiz”şeklindeki açıklama, “acaba Cumhur İttifakı’nın giderek muhkemleşen duvarlarında bir gedik açabilir miyiz” diye düşünen çevreler tarafından istismar edilmeye devam ediyor.

Uzun süredir AK Parti’nin içinde açıktan kirli siyasi faaliyetlerini yürütemeyerek, arkadan dolanan bu çevreler, 15 Temmuz sonrasında bütünüyle kaybettikleri mevkilerini yeniden kazanabilmek ve hayalini kurdukları “çözüm süreci ve kanton-federasyon” ihanetini yeniden gündemleştirebilmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Elbette bu çabaları bütünüyle hüsrana uğrayacak. Onlar da, Erdoğan’ı Bahçeli’yle birlikte çıktıkları bu yoldan geri döndüremeyeceklerini çok iyi biliyorlar.

Fakat, surda bir gedik açmak, o da mümkün değilse hiç olmazsa Cumhur’un karşıtları nezdinde bir yer edinebilmeyi de kendi küçük dünyaları açısından bir başarı olarak görüyorlar. Sonuçta, içinden çıktıkları, kendilerini siyaset sahnesinde var eden AK Parti’ye ne kadar düşmanlık ederlerse CHP ya da HDP nezdinde o kadar itibar gören bir siyasetçi profili önlerinde örnek olarak duruyor.

Ordumuz, Suriye ve Irak topraklarında terörle savaş halinde iken, NATO’da ortak olduğumuz ABD, düşmanlarımızı hem siyasi hem de askeri açıdan desteklerken, Cumhurbaşkanımızın “bekamızı ilgilendiren meselelerde iç siyasi çekişmeleri bir yana bırakmalı ve tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan” şiarı etrafında kenetlenmeliyiz demesinden daha tabii ne olabilir?

Ülkemizi “halkların kardeşliği” gibi süslü cümleler eşliğinde yeniden terör sarmalına teslim edecek sinsi yaklaşım, Cumhurbaşkanımızın bu açıklamaları ve 23Nisan günü HDP’li vekilin konuşması esnasında “terörü destekleyenleri neden dinleyecekmişim” diyerek Meclis’i terk etmesiyle sükut-u hayale uğradı. Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş.

Bir yandan AK Parti’nin içinden çıkması için sinsice var güçleriyle uğraştıkları “ölü doğan parti” için çalışırken, bir yandan da AK partinin ve ülkenin geleceğini düşündüklerini iddia eden bu çevreler MHP ile ittifakın hiç bir işe yaramadığı tezviratını yaymayı sürdürüyorlar. Yakında, seçimlerde aldığı oy oranını ve İstanbul’da CHP’ye verdiği destekle AK Parti’ye verdiği zararı göstererek, HDP ile ittifak yapmanın daha faydalı olduğunu da söyleyecekler. Fakat, zemin henüz hazır değil.

Anlayamadıkları bir şey var. Cumhur İttifakı’nın banisi ne Erdoğan ne de Bahçeli’dir. İttifak’ın gerçek banisi doğrudan millettir. Bütünüyle aynı hedef ve idealler etrafında birleşen; darbenin karanlığını omuz omuza vererek püskürten; ülkenin meydanlarında kanları birbirine karışan milyonlar bu ittifakı doğurdu.

Türkiye, hem de sadece Trabzon, Malatya ya da Erzurum’dan değil; Ağrı’dan, Şırnak’tan ses vererek ittifakın ilkelerinin arkasında olduğunu, terörle mücadeleden, küresel hegemonyaya karşı duruşuna kadar, her alanda devletinin yanında yer aldığını söyledi.

Türkiye zaten ittifak yapmış durumda. Sinsice ihanet peşinde koşanlara, tefrika için çalışanlara buradan ekmek çıkmaz. Her fırsatta fitne için yarışanlar, mefluç siyasetlerine, müflis liderleriyle devam edebilirler.